Arzu Başkan

Tarih: 11.09.2025 15:29

Sonbaharın sert gölgesi

Facebook Twitter Linked-in

Daha önce defalarca paylaştığım gibi, Türkiye çok hareketli bir siyaset sahnesinden geçiyor. Kimi zaman aklımızın almadığı, kimi zaman aklımızın yetmediği gelişmelerle, çok hızlı değişen bir gündemin içinde sürükleniyoruz.

CHP’deki gelişmeler buna en taze örneklerden. Bir il başkanının yerine kayyum atanması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Eylül’de yeniden genel başkanlığa dönme hesapları, Gürsel Tekin’in polis eşliğinde il başkanlığı binasına girmesi ve Özgür Özel’in sokaklarda yaptığı mitinglerle…Bütün bunlar, siyasette tansiyonun önümüzdeki günlerde daha da yükseleceğinin işaretleri.

Ama mesele sadece siyasetle sınırlı değil. Sokaklarımızda ve evlerimizde de büyük acılar yaşanıyor. Akran zorbalığının bir yine bir çocuğun hayatına mal olması, eğitimli bir kadının 5 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde eşi tarafından katledilmesi… Bunlar bize, toplumun içten içe kanayan yaralarını gösteriyor. Bugün “küçük” gibi görünen bu olaylar, aslında ileride yaşayabileceğimiz çok daha büyük acıların habercisi.

Büyüklerimizin dediği gibi, bu sonbahar tam anlamıyla bir “yaprak dökümü” olacak gibi görünüyor. Hem Türkiye’de hem dünyada “Bu da mı oldu?” dedirtecek gelişmelerin kapıda olduğunu hissediyoruz. Her gün bir başka gündem, her gün yeni bir kırılma noktası… Bu hareketlilik, siyasetin ve toplumsal hayatın uzun süre durulmayacağını gösteriyor.

Türkiye’nin dışında da dünya karışık. Nepal’de gençlerin yolsuzluk ve sosyal medya yasaklarını protesto ederek sokakları doldurması, Amerika’da Trump’ın en yakın destekçisi olan fenomene yapılan suikast, İsrail’in saldırgan politikaları, İspanya’nın İsrail’e geçen gemileri engellemesi… Üstelik Hollywood yıldızlarının İsrail’le çalışan film şirketleriyle iş yapmayı reddetmesi de, sanatın ve siyasetin iç içe geçtiği yeni bir boyutu gösteriyor.

Kısacası, dünya da kaynıyor. Halkla yöneticiler arasında büyük bir hesaplaşmanın eşiğinde.

Bütün bu karmaşanın arasında en büyük dileğim, Türkiye’nin bu dönemi aklıselimle, adaletle, huzurla atlatmasıdır. Bizim ihtiyacımız, kavgalar değil üretimdir; belirsizlik değil istikrardır. Ekonomisiyle büyüyen, sanayisiyle gelişen, savunma sanayisiyle güçlenen, üretimiyle refah sağlayan bir Türkiye’ye ihtiyacımız var.

Sevgiyle ve umutla kalın sevgili okurlarım. Çünkü ne kadar karanlık görünse de her yaprak dökümünün ardından yeni filizler çıkar.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —