Engin Demir

Tarih: 08.10.2025 17:43

İsmi Amerika'dan, yöntemi Japonya'dan yeni nesil suç örgütü; Daltonlar

Facebook Twitter Linked-in

Olayı üstlendikleri belirtilen Daltonlar, artık sadece İstanbul’un arka sokaklarının değil, Avrupa şehirlerinin de gündeminde. Bir zamanlar birkaç mahallenin haraç toplayan, motosikletle gezen, silah çekmekle övünen gençlerinden ibaret olan bu grup; bugün, Avrupa’nın göbeğinde cinayet işleyebilecek kadar organize, finansal olarak desteklenen ve bağlantılı bir uluslararası suç örgütüne dönüştü.
Adını Western filmlerinin beceriksiz haydutlarından alan bu çete, günümüzün “kamikazeleri” olarak anılıyor. Japon kamikazeler, imparatorluk uğruna hayatlarını feda ederdi; Daltonlar ise para, güç ve görünürlük uğruna kendi yaşamlarını yok ediyor. Ama fark şu: Japon kamikazeler bir devletin, Daltonlar ise sokağın ürünü.
Bu örgüt artık tek başına hareket etmiyor. Arkasında, kimi zaman çıkar çevrelerinin, kimi zaman yasa dışı ticaret ağlarının, kimi zaman da başka odakların parmak izleri var. Daltonlar, bu görünmez aktörlerin “maşası” haline gelmiş durumda. Kirli parayı aklayan, belirli kişilere korku salan, bazen bir mesaj aracı, bazen de sahadaki uygulayıcı olarak kullanılıyorlar. Başka bir deyişle, suçun alt taşeronları, ama kirin asıl sahipleri çok daha yukarıda.
Mahalle kabadayılığından, Avrupa’nın organize suç sistemine geçiş kolay olmadı. Maalesef sosyal medya, bu dönüşümün katalizörü oldu. Çete üyeleri artık yalnızca sokakta değil, dijitalde de rekabet ediyor. Bir “story” uğruna silah gösteriyor, bir “reel” uğruna suç işliyor, bir “beğeni” uğruna hayatını riske atıyor. Suç, görünürlükle iç içe geçti; görünürlükse yeni bir para birimine dönüştü.
Daltonlar’ın yükselişi sadece bireysel bir hırsın değil, aynı zamanda bir anlamda toplumsal bir çürümenin de hikâyesi. Eğitimden kopmuş, işsiz, değersiz hissettirilmiş gençlerin enerjisi, suç örgütlerinin sermayesine dönüştü. Devletin, ailenin ve toplumun bıraktığı boşluğu çeteler doldurdu. Aidiyet duygusunu ilk kez orada tattılar; bir isme, bir kimliğe, bir güce sahip olmanın sarhoşluğuyla hareket ettiler.
Burada asıl soruyu sormak gerekiyor:
Bir mahallenin çocukları nasıl oldu da Türkiye’yi aşığ Avrupa’nın merkezinde bile cinayet işleyebilecek kadar büyüdü?

Cevap, sadece kolluk zafiyetinde değil, toplumun genel ahlaki reflekslerinde gizli. Çünkü suç, artık sadece kanunsuzluk değil; meşruiyetin yerini alan bir yaşam biçimi haline geldi. 
Daltonlar, yalnızca kendi öfkelerini değil, başkalarının hesaplarını da taşıyor. Birileri onların ellerini kirletiyor, kendileri temiz kalıyor. İşte bu yüzden Daltonlar meselesi, sadece asayiş değil, bir sınıfsal ve kültürel alarmdır.
Yoksulluk, yalnızlık ve adaletsizlik birleştiğinde, ortaya çıkan karışım artık sadece sokakları değil, sınırları da aşıyor.
Japon kamikazeleri bir imparatorluk için ölüyordu.
Amerikalı Daltonlar para için yaşıyordu.
Daltonlar ise görünür olabilmek için hem yaşıyor hem ölüyor.
Ve biz, bu trajediyi hâlâ “üçüncü sayfa haberi” olarak okumaya devam ediyoruz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —