Tarih: 30.09.2025 15:22

Aytmatov’un başyapıtı "Cemile" Ortak Türk Alfabesi ile yeniden yayımlanıyor

Facebook Twitter Linked-in

Cengiz Aytmatov Enstitüsü tarafından Ortak Türk Alfabesi ile hazırlanan özel basım 'Cemile' romanının tanıtımı MHP Genel Başkan Yardımcısı İlyas Topsakal tarafından gerçekleştirildi. Türkçeye ve alfabenin önemine vurgu yapan Topsakal, "Cengiz Aytmatov Enstitüsü olarak yalnızca edebiyatla değil, sanatın evrensel diliyle de Türk dünyasının birliğini taçlandırıyoruz" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından kurulan Cengiz Aytmatov Enstitüsü'nün hazırladığı Cengiz Aytmatov'un ünlendiği eseri 'Cemile'nin Ortak Türk Alfabesi ile özel basımının tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Cengiz Aytmatov Enstitüsü Başkanı İlyas Topsakal tarafından gerçekleştirilen başyapıt 'Cemile'nin Ortak Türk Alfabesi ile hazırlanan özel basımının tanıtım toplantısı MHP Genel Merkezi'nde düzenlendi.
Milletleri ayakta tutan gücün onların kültürleri olduğunu vurgulayan Topsakal, "Türk milleti binlerce yıllık tarihi boyunca kültürel değerlerine sarılarak varlığını korumuş, destanlarıyla, sanat eserleriyle, edebiyatıyla geleceğe yürümüştür. Bugün bu büyük miras, Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulmasıyla daha da kurumsallaşarak gönül köprüleriyle geleceğe taşınmaktadır" ifadelerini kullandı.

"Ortak alfabe girişimleri zorla kesintiye uğratılmıştır"
Türk edebiyatının ortak geçmişinin hafızası ve ortak geleceğin teminatı ve tüm insanlığın evrensel yazarı Cengiz Aytmatov'un başyapıtı 'Cemile'nin Türk milletini aynı satırlarda buluşturan kültür köprüsü olduğunu vurgulayan Topsakal, "Türk toplulukları arasında gönül bağlarını daha da kenetlemek amacıyla Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde düzenlenen toplantılarla ortak alfabe çalışmaları resmen başlatılmış, kısa süre içerisinde 34 harften oluşan Latin esaslı Türk alfabesi üzerinde mutabakata varılmıştır. Ortak alfabe her lehçenin ses ihtiyaçlarına göre belirlenmiş ve akabinde; Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan alfabelerini kendileri ses karşılıklarına göre oluşturmuş, bu kapsamda Kırgızistan da 29 harfi kabul etmiştir. Ortak alfabe düşüncesi, aslında çok daha köklü bir geçmişe dayanmaktadır. 1920'li yıllarda Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan Türk halkları için Latin esaslı 'Yaalif' adı verilen bir alfabe hazırlanmış, bu dönem Türk dünyasının ortak bir yazı sistemi arayışındaki en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. 1 Kasım 1928 tarihinde Türkiye'nin Latin harflerine geçişi, bu sürecin Türk dünyası genelinde yaygınlaşması için güçlü bir örnek teşkil etmiştir. Ne var ki, 1930'ların sonlarına doğru Sovyet yönetiminin uyguladığı baskılar sonucunda Türk topluluklarına farklı Kiril alfabeleri dayatılmış, böylece ortak alfabe girişimleri zorla kesintiye uğratılmıştır. Bu gelişme, Türk dünyasının kültürel bütünlüğüne vurulmuş en ağır darbelerden biri olmuştur" dedi.

"Cemile, Türk dünyasının ortak ruhunu yansıtan bir başyapıttır"
Türk alfabesinin sadece bir yazı sistemi değil, yüzyılı aşan bir kültürel idealin vücut bulmuş hali olduğunu dile getiren Topsakal, "Türk milletinin farklı coğrafyalarda yaşayan evlatlarını aynı kelimelerde buluşturacak, ortak edebiyatın ve ortak bilimin zeminini oluşturacak, sanatta ve kültürde tek bir yürek gibi atmamızı sağlayacaktır. Bugün gelinen noktada ortak alfabe, sadece harfleri değil; geçmişin mirasını, bugünün birliğini ve yarının ortak geleceğini birleştiren bir kültürel köprü haline gelmiştir. Bu köprünün ilk somut adımı ise, Cengiz Aytmatov'un 'Cemile' adlı ölümsüz eseriyle atılmıştır. Cemile, yalnızca Kırgız edebiyatının değil, bütün Türk dünyasının ortak ruhunu yansıtan bir başyapıttır. Bugün Cemile'nin ortak Türk alfabesiyle yayımlanması, yalnızca kültürel bir yayın değil; Türk halklarının birlikte okuduğu, birlikte hissettiği ve aynı geleceğe omuz omuza yürüdüğü bir dönüm noktasıdır. Cemile'nin aynı eserde hem Türkiye Türkçesi hem de Kırgız Türkçesinde belirlenen ortak alfabeyle yayımlanması geleceğe dair büyük bir anlam taşımaktadır. Bu adım, genç nesillerin ortak bir yazı üzerinden birbirini daha iyi anlamasına, ortak kimlik bilincinin güçlenmesine, eğitim ve bilim alanında iş birliklerinin artmasına ve kültürel mirasın tek bir ortak dille gelecek kuşaklara aktarılmasına hizmet edecektir" diye konuştu.

"Sanatın evrensel diliyle de Türk dünyasının birliğini taçlandırıyoruz"
Ortak Türk Alfabesi ve Cemile'nin buluşturduğu bu tarihi adımın Bozkır ruhunun yeniden dirilişi olduğuna dikkati çeken Topsakal, şu ifadeleri kullandı:
"Cengiz Aytmatov Enstitüsü olarak yalnızca edebiyatla değil, sanatın evrensel diliyle de Türk dünyasının birliğini taçlandırıyoruz. Liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendi'nin himayelerinde; 'Ulu Bozkırın Ruhu - Türk Dünyası Ressamları Cengiz Aytmatov'u Anıyor' adlı uluslararası resim sergimizin açılışını büyük bir gururla 3 Kasım tarihinde saat 19.00'da İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde (Zorlu PSM) gerçekleştireceğiz. Bu sergi, yalnızca bir sanat etkinliği değil; gelenek ile geleceğin, söz ile imgenin, kelime ile fırçanın aynı zeminde buluştuğu bir kültür şölenidir. Türk dünyasının seçkin ressamları, Aytmatov'un felsefesini ve eserlerini tuvale taşıyarak Ulu Bozkırın ruhunu yeniden yaşatacaktır. Katılımınızla bu özel etkinlik, sadece bir anma değil; köklerimizdeki ortaklığın sanatla taçlandığı bir kardeşlik şöleni olacaktır."
Türk Dünyası'nın ortak alfabe kullanımının önemini vurgulayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Topsakal, Türkiye'nin Latin Alfabesi'ne geçtiği dönemde Kırgız Türklerinin Manas Destanı'nı Latin Alfabesi ile yeniden yazarak Anadolu'daki Türklerden kopmamayı amaçladıklarını kaydetti.

"Bu merkezler lütfen boş oturmasınlar"
Alanında uzman akademisyenlerle kısa sürede eseri hazırladıklarını aktaran Topsakal, devlet kurumları ve STK'lara çağrıda bulunarak, "Buradan YÖK'e çağrım, her üniversitenin Türk Dünyası Araştırma Merkezleri var. Bu merkezler lütfen boş oturmasınlar. Orada bizim yüzlerce hocamız Türkistan'a gitti, Rusya'ya gitti geldi. Onlar bu konuda uzmanlar, proje yaptırsınlar. İkincisi Diyanet İşleri Başkanlığı'mız. Bu işler camilerde başlar ve oradaki eğitimlerde devam eder. Üçüncüsü STK'lar. STK'lar, vakıflar, dernekler artık boş iş yapmasınlar. İnsanlara hizmet ederken vatanına ve milletine faydalı iş yapsınlar. Dördüncüsü en son devlet kurumları Kültür Turizm Bakanlığı vasıtasıyla ister yapsınlar ister yapamasınlar. Devlet umurunda kültürel işler insana ve özgürlüğe aittir. Devletten her şey beklenmez, biz yapacağız onlar bizi takip edecekler" dedi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —