Vicdanın Feshi

55 bin şehidin ardından sessizlik olmaz.

Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir haber, bu topraklarda yaşayan her vicdan sahibi insanın yüreğinde derin bir sızıya yol açtı. PKK terör örgütünün “feshedildiği” söylendi. Bir terör örgütünün kendi iradesiyle feshedildiği açıklaması, kulağa hem garip hem de düşündürücü geliyor. Çünkü dünya tarihi, terör örgütlerinin kendiliğinden feshedildiği değil, mücadeleyle etkisiz hale getirildiği örneklerle doludur. Terör teslim olur. Terör biter ama feshedilmez. Hele ki 40 yıla yakın süredir bu ülkenin ciğerini yakan, 55 binden fazla Mehmetçiği, öğretmeni, polisi, sivili şehit eden bir yapının “teşekkürle” kapatılması kabul edilebilir değildir.

Bu ülkenin dört bir yanına dağılmış binlerce şehit mezarı, bu açıklamanın ağırlığı altında sızlıyor. O şehitlerin anneleri, eşleri, çocukları ve kardeşleri ne düşünüyor? Bu açıklamayı duyduktan sonra geceleri nasıl uyuyorlar? “Oğlumun kanı yerde mi kaldı?” diyen bir annenin gözyaşı kadar ağır başka bir hakikat olabilir mi?

Bununla da kalmıyor. Basına yansıyan iddialara göre 7 bine yakın sağlık durumu ağır PKK hükümlüsünün serbest bırakılması gündemde. Peki ya içeride hasta olan diğer mahkûmlar? Yıllarca cezaevinde yatan, böbrek yetmezliği çeken, kanserle boğuşan, yaşlı ve hasta siyasi tutuklular? Sadece bir yürüyüşe katıldığı için ya da düşüncesini barışçıl şekilde ifade ettiği için içeride yatan gençler? Onlar neden hâlâ cezaevinde? Vicdan terazisinin kefeleri mi değişti?

Bu ülkede geçmişte görev yapmış, onurlu generallerin, siyasetçilerin sağlık sorunlarına rağmen içeride tutulduğu günleri unutmadık. O zaman bu “af” ya da “serbest bırakma” anlayışı kimler için geçerli? Devletin adaleti kişi ya da grup bazlı mı işliyor?

Eğer bir barış süreci yürütülüyorsa ki her barış çabası değerlidir ve önemlidir bunun şeffaf olması gerekir. Milletin tamamına izah edilmesi, neden böyle bir adım atıldığına dair net bilgi verilmesi gerekir. Hangi vaatlerde bulunuldu? Karşılığında ne alındı? Bu sorular cevapsız kalmamalıdır.

Çünkü bu sadece bir siyasi mesele değil, bir vicdan meselesidir. Çünkü bu millet, yıllarca “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykırdı. Şimdi o haykırışlara karşılık bir suskunluk, bir boşluk bırakmak olmaz. Devlet, şehidinin kanını yerde bırakmaz. Bırakmamalıdır.

Bu süreçte en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; adalet, açıklık ve milletin vicdanını önceleyen bir duruştur. Şehit ailelerinin, gazilerin, bu topraklarda yaşayan her onurlu insanın hak ettiği tek şey budur.

Bir terör örgütüyle vedalaşmak istiyorsak, bunu teşekkür ederek değil, milletin hakkını ve hukuku koruyarak, şeffaf şekilde ve onurluca yapmalıyız.


Arzu Başkan

14.05.2025 10:05:00


Yıldırım isabet eden asker şehit oldu: Acı haber Muş’taki ailesine ulaştı

Bakan Bayraktar: "Elektrik kesintileri ile alakalı çok şükür endişe edilecek bir durum yok"

Depremzede öğrenciler ’HATAYBOT’ robot yarışmasında yarıştı

ESATA MAT 2025 Otomotiv Fuarı kapılarını açtı

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri planlandı

Adalya Vakfı’nın yeni yönetimi belirlendi

Kriz döneminde şirketler için yol haritası ESO’da görüşüldü

Bodrum’da zirai alan yangını

Muğla’da "cami-engelli buluşması" gerçekleştirildi

Es Çocuk Evi’nin minikleri trafik dedektifi oldu

Muğla Akyaka’da 19 Mayıs coşkusu kite sörf şenliği ile kutlanacak

Sivasspor, Samsunspor maçına hazırlanıyor

Muğla’da Çiftçiler Günü kutlandı

Bolu’da cip ile motosiklet çarpıştı: 1 yaralı

Odunpazarı’nda emek ve sanat bir arada: Kağıt Rölyef Sergisi Açıldı

BUÜ’de "Hemşireler Haftası" kutlandı

‘Domates Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi’ projesi sürüyor