Sırrı'nın sırları

Geçmişten bugüne Türkiye’de kapsayıcı bir dille siyaset yapmak, hem tarihsel hem güncel bağlamda oldukça zorlayıcı ama bir o kadar da kıymetli ve dönüştürücü bir yaklaşım oldu.

Bu yolda siyaset yapanlar belki çok bedel ödedi ama, tarih de onları hep ayrı yazdı. Bir kısmının yaşarken de hakları verilirken, bir kısmının ancak sisli, dumanlı havalar dağıldıktan sonra gerçek değerleri anlaşıldı. 

Sırrı Süreyya Önder’in erken gelen ölümünün ardından siyasetin istisnasız her kesiminden samimi ve duygu dolu mesajlar geldi. Çoğunluk mutlu oldu bu “birlik” ten. Nefret dolu kalplerinin gözlerini kör ettiği kimileri için ise en hafif tabirle “şaşırtıcı” ydı yaşananlar.

Peki neydi Sırrı Süreyya Önder’in sırrı? 

Arkasında bıraktığı bu sevgi selini anlayabilmek, doğru okuyabilmek, Türkiye’nin ılımlı bir siyasal zemine oturması ve geleceğe daha umutla bakması için de bir anlamda anahtar vazifesi görecek zannımca.

Bu toprakların gerçekleri ile hiç savaşmadı bir kere Önder. Değişimin, dönüşümüm kayıtsız bir ret, inkar ve kutuplaşma ile değil, anlama, anlaşma ve kavil yolu ile olacağını bilirdi.

Dindar kimliğe ve geleneksel değerlere hep saygılı bir üslubu vardı. Önder, sol/sosyalist bir gelenekten gelmesine rağmen, dinî değerlere ve muhafazakâr insanların hassasiyetlerine karşı küçümseyici ya da dışlayıcı bir dil kullanmadı.  Röportajlarında ve konuşmalarında Kur’an'dan, tasavvuftan veya halk irfanından örnekler verirdi. Bu da onu diğer katı sol/sosyalist figürlerden ayırdı.

Samimi ve mütevazı bir duruşu vardı. Muhafazakâr kesimde "samimiyet" ve "tevazu", siyasette çok önemsenen özelliklerdir. Sırrı Süreyya Önder’in sokaktaki insanla rahat iletişim kurabilmesi, mizahi ve doğal dili, onu “halktan biri” yaptı.

Barış sürecinde çok önemli rol üstlendi. 2013-2015 çözüm sürecinde, Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapan BDP/HDP heyetinde yer aldı. Süreçte daha kapsayıcı ve yapıcı bir dil kullanması, sadece Kürt siyasetini değil, Türk muhafazakâr çevrelerini de etkiledi. O dönem AK Parti hükümetiyle dolaylı bir iş birliği içinde olması, bu kesimlerde sempati yarattı.

Millî/manevî değerlere ters düşmeyen bir söylemi vardı. Seküler solun aksine, dini değerlerle kavga etmedi. İslam’ı eleştirmek yerine, adalet ve hak kavramlarını İslamî referanslarla da temellendirdi. Bu, muhafazakâr kesimin onu "düşman" olarak değil, "farklı düşünen ama saygılı" biri olarak görmesine yol açtı.

Edebiyatçı ve sanatçı kimliği; Şair, yazar, senarist ve yönetmen olarak düşün dünyamıza kattıkları özellikle “sivil ve entelektüel” kesimlerde ona önemli bir saygınlık kazandırdı. Hiçbir sanat üretiminde kavgacı, ayrıştırıcı ve yok sayıcı bir dili olmadı. Farklı toplumsal değerleri hep bir gördü, öyle işledi. 

Düşman kazanmadı, hep dost biriktirdi hayatında. Her kesimden çok seveni oldu. İnce zekası, kıvrak dili ve hep gülen yüzü ile baki kalan bu kubbede hoş bir seda olarak hatırlanacak.


Engin Demir

5.05.2025 19:10:00


Bursa’da 20 yıl cezasıyla aranan şahıs yakalandı

Bakan Yumaklı: "Orman işçimiz yeşil vatanı korumak için mücadele verirken şehit olmuştur"

Silivri’deki orman yangını mangaldan çıktı, 1 gözaltı

Buca’da orman yangını

Havai fişek fabrikasındaki patlamada hayatını kaybedenler anıldı

’Muhtarlık seçimi husumeti’ cinayetinde 2 kardeşi öldüren şahsa 50 yıl hapis

Uşak’ta tarım arazisinde başlayan yangın meşelik alana sıçradı

Otomobil ile motosiklet çarpıştı: 2 yaralı

Ödemiş yangınında ikinci acı haber: 1 orman işçisi hayatını kaybetti

Mersin’deki orman yangınları kontrol altına alındı

Sakarya’da kaçak silah operasyonu: 1 tutuklama

Ayakkabılıktan çıkan yılan paniğe neden oldu

Aksaray’da apartmanda yangın

Trafikte birbirlerine girdiler: O anlar kamerada

Jandarma ekiplerinden altın ve döviz hırsızlarına darbe

Çeşme’deki yangın hem doğal yaşamı hem kültürel mirası tehdit ediyor

Silivri’deki orman yangınını söndürme çalışmaları sürüyor