Objektif gerçeklik yoktur subjektif gerçeklik vardır

İnsanın hayatta kalma güdüsünün düşünme ve karar verme sürecimizi nasıl etkilediğine önceki yazılarda değinmiştik.

Şimdi bu genel değerlendirmeyi tamamlamak için bellek sistemimize ve dış dünyadan aldığımız verileri nasıl değerlendirdiğimize kısaca gözden geçirelim.

Bellek Sistemimiz

Dünyayı duyularımızla algılıyor beynimizle anlamlandırıyoruz. Anlamlandırma veriyi işleme sürecidir ve işleme süreci zaman alır. Bu nedenle algılanan verinin beynimizde belirli bir süre tutulması veya saklanması gerekir. Bu tutulma (saklama) merkezlerine bellek diyoruz. Saklama sürelerine göre üç tür belleğimiz olduğu söylenebilir; duyusal bilgileri depolayan bellek (anlık bellek), kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza. 

Duyusal Bilgileri Depolayan Bellek

Duyusal bilgileri depolayan bellek, duyu organları tarafından algılanan verilerin beyinde çok sınırlı bir süre tutulup işlenmesini sağlar. Bu süre saniyenin onda birinden daha kısa bir süredir. 

Kısa Süreli Hafızamız

Duyu organlarımızın dış dünyadan algıladığı veri, çok kısa sürede işlenir ve işlenen verinin yalnızca bir kısmı Kısa Süreli Hafıza sistemine aktarılır. Veri burada birkaç saniye veya birkaç dakika kadar tutulur. Bir cümle söylenirse, duyusal bellek seslerin tehdit içerip içermediğini anlayacak kadar işlenmesini sağlarken, kısa süreli hafıza bu seslerin oluşturduğu kelimelerin anlaşılabilmesini sağlayacak kadar beyinde tutar. Yani, bir cümle söylendiğinde duyusal hafıza sesleri, kısa süreli hafıza ise bu seslerin oluşturduğu kelimeleri tutar. Bu sistem insanın dikkat sistemiyle doğrudan ilgilidir ve insanın dikkat sistemi sınırlıdır. Bu nedenle dikkatinizi nereye teksif edeceğinizi belirlemeniz gerekir. 

Uzun Süreli Hafıza 

Kısa süreli hafızadaki bilgiler uzun süreli hafızaya yine bir önceki aşamada olduğu gibi kısmi olarak aktarılır ve burada depolanır. Bilgiler zihnin derinliklerinde tutulur ve kullanmak gerektiğinde saklanıldığı yerden alınıp bilinç düzeyine çıkarılır.  Uzun süreli hafızada depolanabilecek bilgi miktarı için pratik bir sınır yoktur. Bu hafıza sisteminin sınırlamaları, bilgiyi kayıt için işlemenin ve geri almanın zorluğundan kaynaklanmaktadır. 

Bilgiyi geri almanın iki tür zorluğu bulunmaktadır ve bu da beynin kayıt işlemiyle doğrudan ilgilidir. Beyin uzun süreli hafızaya kaydedeceği bilgiyi mümkün olduğu kadar önceden depolanmış çok veriyle ilişkilendirerek depolar. Bu depolama işlemi ne kadar düzgün yapılırsa bilginin geri çağırma işlemi o kadar kolay olur. Dağınık biçimde kaydedilmiş bilginin geri çağırılma sürecinde güçlükle karşılaşılır, bilginin tamamı çağrılamaz veya çağırma süresi uzun olur. Çok düzgün biçimde ve birçok başka bilgiyle ilişkilendirilmiş bilginin geri çağırılmasında yaşanan sıkıntı da geri çağırma sırasında istenen bilginin yalın biçimde değil ilişkilendirilmiş olduğu bilgi demetiyle birlikte gelmesinden kaynaklanır. Arzu edilenden daha fazla bilgi, yani çoğaltılmış bilgi, belleğe kaydedilen orijinal bilgiyle aynı değildir, kısmen de olsa değişmiştir.

Yeniden İnşa Edilen Gerçeklik: Objektif Gerçeklik Yoktur Subjektif Gerçeklik Vardır

Bellek sistemimizin işleyişi dış dünyayı algılama eylemini pasif bir süreçten aktif bir sürece dönüştür. Bir bellek sisteminden diğerine seçilerek geçen bilgi, uzun süreli hafıza deposundan bilinç düzeyine çağırılırken (başka bilgiler de o bilgiye eklendiği için) değişime uğrar. Dış dünyadan alınan bilgi/veri hem işlenirken hem işlendikten sonra çağırılırken değişir. Bu işleyiş mekanizması dünyayı algılama sürecini pasif bir süreç değil aktif bir süreç haline getirir.  Duyularımızla algıladığımız gerçeklik, deneyimlerimiz, eğitimimiz, kültürel değerlerimiz, beğenilerimiz, inançlarımız, duygularımız ve dürtülerimizin süzgecinden geçerek zihnimizde yeniden inşa edilir ve kendimize özgü bir gerçeklik halini alır. 

Böylece objektif gerçeklik kaybolur, sübjektif gerçeklik ortaya çıkar. Aynı şeyi gören, duyan, koklayan, dokunan, tadan iki insanın birbirinden farklı iki gerçeklik algılaması bellek sistemimizin işleyişinin sonucudur. 

Bellek sistemimizin gerçeği yeniden inşa ettiğini, insanın kendi kendisini yanıltabildiğini gösteren en iyi örnek George W. Bush’un 11 Eylül gününü nasıl hatırladığıyla ilgili sözleridir. Bush, olay günü bir kreş ziyaretinde olduğu, haberi ekibinden birinden aldığı üstelik bunu kameralar görüntülediği halde, uçakların kulelere çarptığını çalışma ofisinde televizyondan öğrendiğini ileri sürmüştür. 

Bush’un gerçeği çarpıtmış, yalan söylemiş, kamuoyuna kendisini her zaman işinin başında olan bir başkan olarak göstermeye çalışmıştır. Böyle mi düşünüyorsunuz? 

Öyleyse, kısa bir süre önce, ailece katıldığınız bir etkinliği, bir ev gezmesini, bir toplantıyı veya ailenizden birinin nişan töreninizi ya da evlendiğiniz günü, eşinizle konuşun bakalım, kim ne hatırlayacak ve birbirinizi ne kadar doğrulayacaksınız? 

 

Günün sorusu:

  1. “Türkiye doğu ile batı arasında bir köprüdür” ifadesi size ne anlatıyor? 

 

 


Baki Alkaçar

6.05.2025 16:40:00


Taksim’de iki grup arasında kavga kamerada

Tamir ettiği arabasının altında kalan adam hayatını kaybetti

1500 kişiyi zehirleyemeden yakalandı

Almanya’da Friedrich Merz, meclisteki ikinci tur oylamada ülkenin yeni başbakanı seçildi

Beyşehir’de Trafik Haftası kutlamaları

Devrekli heyelan mağdurları evlerine kavuştular

Polisin ’dur’ ihtarına uymadı kaza yaptı

Batman’da nisan ayı asayiş ve güvenlik toplantısı yapıldı

Çöp konteynerleri yerinde yıkanıyor

Çocuklara önemli uyarı: "Sosyal medyada görülen her bilgiye inanmayın"

ORAN Kalkınma Ajansı bölgeye 6,9 milyar liralık yatırım kazandırdı

Kartepe’de 6 gündem maddesi görüşüldü

Sigara dumanı, hava kirliliği ve beslenme şekli astımın seyrini etkiliyor

Yetişkin Kur’an kursu öğrencileri bilgilerini yarıştırdı

Sındırgı’da bilim fuarı düzenlendi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz"

Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı