Bengü Tonyalı

Tarih: 08.05.2025 18:12

Lüküs Hayat

Facebook Twitter Linked-in

Tamam Lüks kavramının sözlük anlamı “ giyimde kuşamda, eşyada, harcamada, yaşam biçiminde kendini gösteren gereksiz, aşırı, gösterişli durum” hadi bunu biraz açalım Lüks dışarıda yemek yemek, geç saatlere kadar cafe, barlarda olmak, sabahlara kadar diskolar, pahalı araçlar, kıyafetler, şatafatlı evler, aşçılar, hizmetçiler, yüksek harcamalar, şoförlü araçlar zannediliyor.

Belki de evde yapılan bir yemek, güzel bir uyku, uzun bir yürüyüş, bir rutine sahip olmak, doğada vakit geçirmek, beklemediğiniz anda bir arkadaşınızın sizi sıcak bir kahve içmeye davet etmesi veya çıkıp çaya gelmesi, kavramsal lüksün çok ötesinde gerçeklerdir. Aslında bu da hayata nereden baktığınıza bağlıdır. 

Yıllar önce bir psikiyatri uzmanı doktor arkadaşım bana insan beyninin de bilgisayardaki yarım kalmış işlemci dosyalarıyla dolu olduğunu ve bu dağınık dosyaları düzenleyemeyen açık dosyaları toparlayamayan insanların rahatlayamayacağını söylemişti. Şimdi düşünüyorum da en büyük lüks insanın beyninin içindeki sekmeleri kapatabilmesi.

Günümüzde elimizden düşmeyen cep telefonlarını sürekli şarj ederken, zihnimizi şarj edemez olduk.

Bilgisayarlarımız, TV, radyo, telefonlar, durmaksızın konuşan politikacılar, bürokratlar, siyasetçiler hatta habercilerin yarattığı, çağın en tehlikeli hastalığı zihin kirliliğinden korunmak da gittikçe zorlaşıyor.

Beynimiz sürekli, geçmiş bilgilerimizi harmanlayıp, gelecekle ilgili önlemler almamızı dolayısıyla ‘olası hayati tehlikeliliği' azaltmamızı sağlamaya çalışıyor. Bu da bizim canımıza okuyor.

Mağaradaki atalarımızdan kalma miras DNA’lardan hiç bahsetmiyorum bile…

“Hazır olmak” “yeterince iyi olmak” “mükemmel olmak” gibi kavramlar zihnimizin bir tuzağı, kişi hiçbir zaman tam olarak hazır olmaz, yeterince iyi olmaz ve mükemmel olamaz. Resim eğitimi aldığım yıllarda öğrendim bunu, önce eskiz çalışırdık, bir tane, iki tane derken üçüncü eskiz de çöpe gittiğinde hocalarım şöyle derdi, bunun sonu yok bir yerde durmak ve tamamlamak gerek yoksa asla bitmez bu tablo. 

Hayatımız da bir tablo aslında, ister güneşler, denizler çiz, istersen savaşlar, harabeler… Ekonomik sorunlar, siyaset ve futbol arasında sıkışmış bir toplum olarak kişisel hedeflerimizi toplumsal dayatılan hedeflerin önüne koymadan özgürce çizmek gerek hayatımıza.

Ben hayatın hep bir sınama olduğuna inanıyorum. En ufak seçimlerimde bile iyi niyetimle, kendime ve başkasına ya da ülkeme faydalı mı sorusunu sorarak yol alıyorum.

Durum böyle olunca belki biraz zaman alıyor ama çok keyifli ve iç huzuru ile çalışıyorum. 

Şimdi sekmeleri kapatıp lüks hayata geçme vakti, ne yaşıyoruz biz demeden, ne için yaşıyoruz diyerek küçük, büyük ayırt etmeden hedefleri koyma vakti.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —