Erdal Güven

Tarih: 07.06.2025 11:42

İnkar kalesi yıkılmaz

Facebook Twitter Linked-in

Şimdi bu adam ne saçmalıyor diyebilirsiniz ama inanın ben de CHP’nin çakma Goebbels’inin kurbanıyım. 

Özgür Özel’in adı, CHP’nin başına geçtiğinden bu yana “değişim”le birlikte anıldı. Oysa bugün karşımızda duran tablo, değişim değil, tam anlamıyla inkâr rejimi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve yakın kadrosunun tutuklandığı bu skandal karşısında Özel’in verdiği tepkiler yalnızca yetersiz değil; aynı zamanda tehlikeli.

“Bize kumpas kuruldu.”

“Bu arkadaşlar suç işlemiş olamaz.”

“Bir yanlışlık vardır.”

Peki, sormazlar mı: Nereden biliyorsun Sayın Özel? Mahkeme misin sen? Yoksa bu partinin içine dönük bir özeleştiri mekanizmasını çalıştırmaktan bu kadar mı acizsin?

İnkâr, siyasal liderliğin en sinsi düşmanıdır. Freud’un ve Klein’ın yazdıkları raflarda tozlanırken, Türkiye’deki muhalefet bu kavramların canlı örneklerini sergiliyor. Özgür Özel’in durumu da tam olarak bu: Gerçeği görmemek için her tür savunmayı devreye sokmak, partiyi steril bir hayal dünyasında yaşatmak. Kırılgan bir çocuk gibi davranmak, ama koca bir partiyi yönetmeye kalkışmak.

Tamam, anlıyorum çok basit bir gerçek “inkâr kalesi yıkılmaz” derler ama: İnkâr öyle basit bir şey değil; kolektif bilinçdışını zehirleyen bir salgın. Bugün çakma Goebbels nedeniyle CHP’nin yaşadığı şey de tam olarak bu: Liderin inkârı, seçmenin algısını felç ediyor. Gerçeği görenler “hain” yaftasını yiyor, parti içindeki klikler ise bu inkâr zemininde rahatça at oynatıyor.

Bir parti lideri düşünün: En yakınındaki belediye başkanı suçla anılıyor ama o hâlâ “arkasında duruyorum” diyerek meseleyi kişiselleştiriyor. Hukuku savunmuyor, dostlarını savunuyor. Sanki parti değil, bir arkadaşlık kulübü yönetiyor. Bu mudur kurumsallık?

Şimdi buradan soralım:

Kılıçdaroğlu döneminde her türlü pasifliğe veryansın eden “değişimciler”, bugün bu inkâr tablosunun neresindeler? Bu sessizlik, bu kabullenmişlik, bu “mış gibi” yapmalar neyin nesi?

Özgür Özel, Türkiye siyasetinde bir kırılma yaratmak için geldi. Oysa bugün yaptığı şey, CHP’yi “gerçeklikten kaçış partisi”ne dönüştürmekten başka bir şey değil. Çünkü gerçekliği kabul etmek, yalnızca partiyi değil, kendi liderliğini de sorgulamayı gerektirir. Ve belli ki buna cesareti yok.

Gerçekle yüzleşmeyen bir lider, yalnızca bugünü değil, geleceği de çürütür. CHP’nin bugünkü durumu, işte tam da bu çürümenin semptomudur. Ne iddiası kaldı partinin, ne de vicdanı. Sadece bir grup yöneticinin, çıkar ilişkileri ve eski dostlukları uğruna sergilediği inkâr tiyatrosu.

Ve bu tiyatronun perdesi er ya da geç kapanacak. O zaman Özgür Özel’e de, onu destekleyenlere de bir tek soru kalacak:

Yargı kararlarını red ederek inkar politikalarınız nedeniyle arkanızda bıraktığınız bu Parti enkazını kim temizleyecek.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —