Dün Giro d’Italia’da nefesleri kesen Potenza – Napoli etabını geride bıraktık. 227 kilometrelik bu uzun ve inişli çıkışlı etap, yalnızca sporcuların değil, izleyenlerin de sabrını test etti. Hele ki yaşanan büyük kazanın ardından yarış nötralize edildiğinde, zaman bile durakladı sanki. Neyse ki son düzlüğe girildiğinde yine heyecan zirvedeydi. Hız trenine dönüşen finişi Kaden Groves kazandı.

Ve şimdi... gözlerimizi yarına çevirelim. Çünkü sırada yarışın ruhunu en çok hissettiren etaplardan biri var.

Bugün: Castel di Sangro – Tagliacozzo / 168 km

Giro d’Italia’nın 7. etabında sizleri adeta bir masal diyarına götüreceğim sevgili okuyucu.

Castel di Sangro’dan başlayacağız: Kayalıkların arasında kurulmuş bu küçük kasaba, sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda bir çağrı. Çünkü buradan itibaren yarış sadece bacak gücüyle değil, manzaranın büyüsüyle de ilerleyecek.

Roccaraso’nun eteklerinden geçerken, bir yanda serin dağ havası ciğerlerinize işlerken, diğer yanda çamların arasından sızan güneş ışığıyla yollar altın gibi parlayacak. Bu rotada nefes almak bile keyif, bisiklet sürmek ise ayrıcalık!

Tabii bu etap kolay değil. 21 kilometrelik Vado della Forcella tırmanışı ile yolcular efsaneleri arşınlayacak. Son 12,6 kilometrelik Marsia rampası ise tam bir sabır testi. Ama zirveye ulaştığınızda... işte orası tam bir şiir! Marsia, sadece bir yer değil, mitolojik bir nefes. Kim bilir, belki siz de o son virajda bir tanrının fısıltısını duyarsınız.

Etap son bulduğunda varacağımız yer Tagliacozzo. Bu kasabanın taş sokakları, size tarihin suskunluğunu anlatır. Dar sokaklardan geçerken Roma’yı fısıldayan duvarlara kulak verin. Raimondo Kalesi hâlâ ayakta, hâlâ görkemli.

Ve eğer etaptan sonra hâlâ enerjiniz kaldıysa... mutfakta sizi Abruzzo’nun kuzusu “arrosticini” bekliyor. Yanına bir kadeh Montepulciano d’Abruzzo. Hak ettiniz.

Peki Ya Sonra? Giulianova – Castelraimondo / 197 km

Şimdiden bir sır vereyim mi size? Yarın koşulacak etapta, Giro yine yönünü değiştiriyor.

Denizin mavisinden Adriyatik’in tuzlu kokusuna veda edip iç bölgelere, yani kalbin tam ortasına ilerliyoruz. Giulianova’dan başlayan bu etapta, bir yanda güneşin parıltısıyla yıkanmış sahil şeridi, diğer yanda yavaşça yükselen tepeler, gürül gürül akan ırmaklar... Ve evet, sürpriz tırmanışlar da yolda!

Kısacası sevgili okuyucu, Giro her gün başka bir hikâye anlatıyor. Biz de o hikâyeyi birlikte yazıyor, birlikte yaşıyoruz.

Yarın sabah yine buluşalım. Hem pedalın sesini hem doğanın nefesini birlikte dinleyelim.

Hazırsanız... haydi, yarının masalına doğru yola çıkalım.