Gerçekten daha gerçek: Sahneye değil, seyirciye odaklanan kadraj

Geçen haftaki yazımda Timberlake konseri üzerinden “ayrıcalıklı hissetme” meselesini anlatmıştım.

Yazım yayımlandıktan sonra gelen yorumları okurken, tesadüfen 5 Ağustos’ta gerçekleşen Jennifer Lopez konserinin görüntülerine denk geldim. Kameralar kalabalığın üzerinde gezinirken, sahneye en yakın noktada duran genç bir izleyici dikkatimi çekti. Parmak uçlarına yükselmiş, kolunu olabildiğince uzatmış, telefonunu sahneye doğrultmuştu. Ama çektiği selfie’nin merkezinde Lopez ya da sahne ışıkları yoktu; kadrajda, Lopez’i görmeye çalışan kalabalık vardı. O an, geçen hafta anlattığım hissiyatın somut hâlini gördüm: Ayrıcalık, sadece orada olmak değil, orada olduğunu herkese gösterebilmek.

Konu, Politik Değil Organizasyon Meselesiydi

Timberlake konseri yazıma gelen tepkiler ikiye ayrıldı. İlki, organizatör firmanın ve İTÜ’nün siyasi konumuna değinmememdi. Oysa bu bilinçli bir tercihti; ben meseleyi, toplumun müzakere kültürü eksikliğinin, konser gibi basit bir organizasyon sorununu bile çözümsüz bırakışını örneklemek için kullandım. İTÜ’nün de, firmanın da siyasi konumu, ne organizasyon hatasını ne de sonrasında yaşananları açıklamıyor.

İkinci eleştiri ise daha önemliydi: Konser organizasyonunu bilmediğim ve bilet dinamiklerini göz ardı ettiğim iddia edildi. Doğrudur, konser organizasyonu işinden anlamam. Fakat Timberlake konserini düzenleyen firmanın da sınıfta kaldığı ortada. Geçen haftaki yazımda, “bilet karşılığı alınamayan hizmetin memnuniyetsizlik yaratmasının son derece normal ve haklı olduğu”nu belirtmiştim; fakat belli ki bunu yeterince güçlü vurgulayamamışım. Şahsen, ortadaki haksız uygulamanın tüketici mahkemelerine taşınması, hak aranması ve bu gibi hataların tekrarlamasının engellenmesi gerektiğini düşünüyorum.

“Royal We” ve Sosyal Medya Dili

Ancak sosyal medyada gördüğüm şikâyetler, çoğu zaman bir hak arama dili taşımıyordu. Daha çok, konum bildirme ve mağduriyet beyanı amacı öne çıkıyordu. “Kuyrukta bekletildik”, “Tehlike atlattık”, “Sahneyi göremedik”, “Yerimize geçemedik” gibi cümleler, konuşanın kendini ne kadar açık bir mağduriyet içinde gördüğünü gösteriyor. Ancak bu cümlelerde dikkat çeken bir dilsel özellik de var; yüklemde birinci çoğul şahıs, “biz” kullanımı, dilbilimde “temsili biz” (royal we) olarak bilinir. Bizim kuşak, bunu çocukken izlediğimiz Üç Silahşörler çizgi filminden hatırlar: Fransa Kralı’nın kendinden “Biz, Fransa kralıyız” diye söz etmesi. Daha açık bir ifade ile, tüketici mağduriyetini kamuoyuna beyan ederken, kendine de merkezi ve üstten bakan bir pozisyon inşa ediyor.

Oysa tüketici dilinin, “X lira ödeyerek Y bileti aldım, ama Z noktası yerine K noktasından izlemek zorunda kaldım, maddi kaybımın giderilmesini istiyorum” şeklinde olması beklenir. Fakat sosyal medyada, net ve bireysel bir hak talebi yerine, firmayı “kamuoyu önünde hesap vermeye davet eden”, cezalandırıcı bir üslup hâkimdi. Başka bir deyişle, tüketici “hakkım yendi” demek yerine “hak ettiğim yeri aldım ama hakkım yendi” mesajını veriyordu. Burada “ayrıcalık” duygusu devreye giriyor: Amaç sadece sahneye yakın olmak değil, o konumu başkalarının görmesini ve onaylamasını sağlamak.

Bir Fotoğraf, Bin Kelimelik Şikâyet

Bugün internette paylaştığımız görseller, çoğu zaman kendi deneyimimizin önüne geçiyor. İmaj tatmini, gerçek memnuniyetin bile önüne geçebiliyor. İçinde bulunduğumuz çağ, gerçeğin değil, “gerçekten daha gerçek” olan imajların hüküm sürdüğü bir çağ. Timberlake konserindeki şikâyetlerde de “Hakkım yendi” ifadesi kadar “Ben oradaydım” vurgusu vardı. Artık mesele sahneyi izlemek değil, sahnenin önünde görülmek; kaliteli bir deneyimi yaşamak değil, zihinde yaratılan mükemmel deneyimin içinde görünmek.

Jennifer Lopez konserindeki o genç izleyicinin kadrajı, bu tabloyu özetliyor: Telefonunu kaldırıyor, Lopez’i değil, Lopez’i görmeye çalışan yüzlerce insanı çekiyor. O anın öznesi müzik değil; orada olmanın başkaları üzerindeki etkisi.

Mağduriyet Bile İmaj Aracına Dönüşüyor

Geçen hafta kullandığım “seyircili ama seyirciye göre olmayan konserler” ifadesi tam da bu durumu anlatıyor. Timberlake konserinde, “özel bir konumda durdum” mesajı veren fotoğraf da, “oraya gittim ama yerim gasp edildiğini” söyleyen şikâyet de aynı imaj döngüsünü besliyor. Çünkü elmas biletin verdiği ayrıcalık hissi, hem orada olmanın hem de bu deneyimi görünür kılmanın birleşiminden doğuyor. Kimi zaman eleştiriyle bile olsa, sosyal medyada yer almak tatmini sağlıyor.

Belki de Cesaret Meselesi

Belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, deneyimimizi olduğu gibi aktarabilme cesareti. Nerede oturduğumuzdan çok, kimin sahne aldığına, nasıl bir performans sergilediğine ve bunun bizde ne his uyandırdığına odaklanmak… Ancak o zaman, gerçeğin kendisi, imajın önüne geçebilir.

 


Mehmet Demiray

14.08.2025 11:42:00


Ticari araca çarpan motosiklet sürücüsü yaralandı

Batman‘da kamyonet römorkunda bulunan lastiklerle yandı

Retina ve vitreus hastalıklarına dikkat

Çanakkale’de yangından geriye bu acı tablo kaldı

Eskişehir’de geri dönüşüm fabrikasında büyük yangın

Marmaris Devlet Hastanesi’nde doktora şiddet

Düğün konvoyunda tehlikeli hareketler kamerada

Ankara’da iki aile arasındaki tartışmada 1 kişi öldü, 4 kişi tutuklandı

Kütahya’da kaçak sigara ve tütün operasyonu

Oğlunun nikahına geldi içinde 1 çeyrek altın ve 38 bin lira olan çantası kaybetti

Elazığ’da samanlık yangını

Osmaniye’de orman yangınında yaralanan gönüllü hayatını kaybetti

Hapis cezasıyla aranan hükümlü uyuşturucu ve silahla yakalandı

Sinop’ta traktör devrildi: 1 ölü

Sağlıkta elektronik dönem Ordu’da başladı

Ölüme balıklama atlayan adam yaşamını yitirdi geriye sadece olay anı görüntüleri kaldı

Karaman’da apartmanın son katında korkutan yangın