Bakar kör

Geçtiğimiz gün ne oldu?

Bir şey okumaya dalmışım. Eşim seslendi, “Şu kalemi uzatsana”. Başımı okuduğum kitaptan kaldırdım kalemi vereceğim. Fakat masada kalem yok. Oraya bakıyorum, buraya bakıyorum, yok kalem. Eşimin sesini duydum yeniden ”Her halde yaşlandın artık. Gözünün önündeki kalemi de görmüyorsun?”

Bizim oralarda buna bakar körlük derler. Aradığınız şey size bakar siz ona bakarsınız, ama görmezsiniz. 

Murat Vargı adını duymuşsunuzdur. 1980’li yılların başında Türk ekonomisinin dünya ile entegre olmaya çalıştığı, ihracata dönük büyüme stratejisi izlemeye başladığı dönemin en başarılı girişimcilerinden. Genç, dinamik atılgan. Koç bünyesindeki Ram Dış Ticarette yetişmiş. İki arkadaşıyla kurduğu Penta Dış Ticaret hızla büyümüş kısa sürede sektörün en önemli şirketleri arasına girmişti. Ancak her şey her zaman iyi gitmiyor. Bir süre sonra işleri sekteye uğramış sıkıntılı günler geçirmeye başlamıştı. Rivayet odur ki Murat Vargı günlerde İsviçreli bir yatırımcıdan bir mektup alır. (Aynı mektup diğer bir Penta kurucusu Muzaffer Akpınar’a da gelmiştir). Mektupta o günlerde yeni gelişmekte olan GSM sektörün bahsedilmektedir. Vargı bunun üzerine İsviçre’ye gider ve bir iş fırsatı görmüş olarak geri döner. Projeye gerekli sermayeyi bulmak için yatırımcı aramaya başlar. Önce Koç’un kapısını çalar.  Ancak beklediği ilgiyi göremez. Sonra Türkiye’nin ikinci büyük şirketine yönelir. Sabancı Holding’de de aradığını bulamaz. Hüsnü Özyeğin arkadaşıdır. Konuyu ona anlatır. İş dünyasında profesyonellikten girişimciliğe yükselen nadir kişilerden olan Özyeğin de GSM işini pas geçer. Ancak onu Çukurova Holding Patronu Mehmet Karamehmet ile tanıştırır. (Murat Vargı’yı Karamehmet’e götürenin Burhan Karaçam olduğuna dair rivayetler de var) Karamehmet, Vargı’yı dinler ve GSM işine para yatırmaya karar verir. 1993 yılında mobil iletişimin altyapısı kurma sürecini başlatır ve bir yıl sonra da proje hayata geçer.  Çok geçmeden Turkcell Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri olur ve Murat Vargı dolar milyarderleri arasınagirer. Vargı bugün de 1.1 milyar dolarlık servetiyle Forbes’un Türkiye listesinde 27nci sırada yer almaktadır. Turkcell de her ne kadar Karamehmet’in elinden çıktıysa da hala Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri.  

Rahmetli Sakıp Sabancı, Vargı’ya yeterince ilgi göstermemiş olmaktan büyük pişmanlık duyduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Bir röportajında konu gündeme geldiğinde “İçim yanıyor ağam içim” diye başlamıştı söze sonra da şöyle demişti “Ne kadar dar görüşlüymüşüz”. 

Hüseyin Özyeğin ise aynı macerayı “Turkcell’i asker arkadaşım Murat Vargı ilk bana getirdi ama ben girmedim. Mehmet Emin Karamehmet’e yönlendirdim. Param yoktu diye değil, dikkatim dağılmasın diye girmedim. Aslında hata ettim. Bence şimdi bakıyorum girmeliydim ama bankaya odaklanmak istedim” şeklinde anlatıyor. 

Koç’un bu konuda fazla yorum yaptığını duymadık ancak sınırlı da olsa o dönemde yurtdışı yatırımlarına yoğunlaştıklarını ifade ettiklerini biliyoruz.

Peki Türkiye’nin en büyük girişimcileri, önlerine gelen bu fırsatı nasıl oldu da kaçırdılar?  Cevap inanılmayacak kadar basit; Hüsnü Özyeğin’in sözleriyle söylersek “dikkatleri dağılmasın diye”. Yani ellerindeki işe veya işlere çok yoğunlaştıkları için. 

Hüsnü Özyeğin Murat Vargı’yı dinlemiş ama o sırada Fibabank’ın kurulması işine yoğunlaştığı için fırsatı görmemişti. 

Sakıp Sabancı’nın “ne kadar da dar görüşlüymüşüz” sözü bakışlarının gerçekten dar olduğunu ifade etmiyor tabii. Çok geniş bir yelpazede birçok iş yapan, çok büyük bir şirketin dikkatini yeni alanlara kaydırmada çektiği güçlüğü anlatıyor. Benzer bir gerekçeyi Koç için de söylemek mümkün. 

Zihniniz bir şeye yoğunlaşmışsa diğer şeyler görünmez olur. Sadece kalemi değil büyük bir fırsatı da göremezsiniz. 

Şurası da muhakkak ki bu durum herkesin başına gelebilecek kadar insani. Çünkü hepinizin zihinsel kapasitesi sınırlı. Bu sınırlı kapasitemizi bir alana yoğunlaştırdığımızda istemediğimiz sonuçlara katlanmak zorunda kalıyoruz. Bu noktada temel zorluk kapasitemizi zorladığımızın farkına varmıyor olmamız. 

Kapasitemizin sınırlı olduğunu kabul etsek, yoğunlaşmanın getirdiği problemleri aşmamız mümkün olacak. Ancak, çaba ve enerji harcamak gerektiği için bunu yapmak o kadar kolay değil. 

İnanın trafik kazalarının yüzde 60’ının nedeni de bu. 

Günün sorusu:

Yoğun trafikte bile araba kullanırken çalan cep telefonuna niçin cevap veriyoruz ve niçin konuşuyoruz?

 

 


Baki Alkaçar

10.06.2025 09:45:00


Konya’da organize suç örgütüne operasyon: 9 tutuklama

Çaycuma’da Çevre Dostu Girişimler ve Sıfır Atık şenliği

Başkan Özbek’ten katılımcı ve yenilikçi yönetim vurgusu

Öğrenciler duruşma salonunda hukuk ve adalet dersi yaptı

Trabzon’da kültür ve sanat merkezi için adım atıldı

SANKO Okulları’ndan Sigma Steam Proje Yarışması’nda iki Türkiye birinciliği

TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türk Dünyası bundan sonra isminden daha fazla söz ettirecek bir dünyadır"

İGM haziran ayı çalışmaları devam ediyor

Ferdi Zeyrek’in taziyesinde yaşlı kadın fenalaştı

Sincan Belediyesi ilaçlama çalışmalarını artırdı

CHP İl Başkanından ’ekmek zammı’ gafı

Ayvalık’ta özel çocuklardan babalarına anlamlı sürpriz

Kendi işini kurmak isteyen engelli ve eski hükümlüler için başvurular başladı

Hakkari’de, LGS’ye, 3 bin 821 öğrenci katılacak

Balıkesirli öğrenciler 70 proje üretti

Depremdeki inanılmaz dayanışma kitaplaştı

Jandarma Teşkilatı 186 yaşında