İmperial Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Çalık, menopoz sonrası dönemde fazla kilonun meme kanseri riskini artırabileceğine dikkat çekerek, Türkiye’de obezite oranlarının giderek artmasının kadın sağlığını da doğrudan etkilediğini söyledi.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Çalık, meme hacminin genel olarak vücut hacmiyle doğru orantılı olduğunu ve kilolu bireylerde meme hacminin de genellikle daha büyük olduğunu kaydederek, "Büyük meme hacmine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali normal kilodaki bireylere göre biraz daha yüksek olabilmektedir" dedi.
Meme kanserinin en önemli risk faktörünün genetik yatkınlık olduğunu ifade eden Çalık, "Meme hacmi, genel olarak beden hacmiyle paralel bir durumdur. Çünkü vücut hacmi büyük olan bir bireyin meme hacminin de doğal olarak büyük olması beklenir. Türkiye’deki ortalama insan profiline baktığımızda toplumun yaklaşık üçte ikisinin kilolu, üçte birinin ise obez (vücut kitle indeksi 30’un üzerinde) olduğunu görüyoruz. Bu durumda olan hanımefendilerin meme hacimleri de genellikle daha büyük oluyor. Özellikle menopoz sonrası dönemde yumurtalıkların görevini bırakmasıyla östrojen salınımı azalır. Ancak kilolu bireylerde yağ dokusu da östrojen salgılayabildiği için bu dönemde fazla kilolu ve dolayısıyla büyük meme hacmine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali normal kilodaki bireylere göre biraz daha yüksek olabilmektedir. Meme kanserinin en önemli risk faktörü genetik yatkınlıktır. Bunu, ailevi meme kanseri öyküsü izler. Pek çok risk faktörü arasında obezite ve büyük vücut/meme hacmi de yer alır. Her ne kadar bu faktörleri en üst sıralara koymasak da insanlarımızın kilolarına dikkat etmelerini, dengeli beslenmelerini ve diyetlerine özenle uymalarını özellikle tavsiye ediyoruz. Türkiye ortalamasına baktığımızda nüfusun yaklaşık üçte birinin vücut kitle indeksinin 30-35’in üzerinde olduğu görülüyor. Benim gözlemim, Karadeniz Bölgesi’nin de bu ortalamanın içinde yer aldığı yönünde" diye konuştu.
Kilo kontrolü ve kanser riskini azaltmak için dengeli beslenme ve fiziksel aktivitenin önemine dikkat çeken Çalık, "İnsanlar beslenmelerine dikkat etmelidir. Çoğu zaman ’sağlıklı beslenme’nin ne olduğu tam olarak bilinmez ya da pek fazla sorgulanmaz. Sağlıklı beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri yeterli miktarda almak, fazlasını almamak ve eksik bırakmamaktır. Metabolik ve biyokimyasal olarak vücudun ihtiyaç duyduğu kadarını almak sağlıklı beslenme anlamına gelir. Bu, yalnızca ’ıspanak, marul veya başka sağlıklı gıdaları yemek’ demek değildir. Sağlıklı beslenme; vücudun ihtiyaç duyduğu mineralleri, vitaminleri, kaloriyi, yağ ve proteini yeterli miktarda almak ve fazlasını almamaktır. Günlük ortalama bazal kalori ihtiyacı yaklaşık bin 200 kaloridir. Yani kişi hiçbir fiziksel aktivitede bulunmadan, sadece dinlenme hâlindeyken bu kadar kaloriye ihtiyaç duyar. Ancak normal bir birey, üç öğün yemekle ortalama 2 bin-2 bin 500 kalori alır. Bu durumda vücudun kullandığı bin 200-bin 300 kalorinin fazlası yağ olarak depolanır. Bu nedenle hareket etmek, çalışmak ya da kas aktivitesi yapmak, vücudun fazla aldığı kaloriyi yakmasını sağlar. Dolayısıyla fiziksel aktivite sağlıklı yaşam için büyük önem taşır" şeklinde konuştu.