AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Manisa’nın afet tehlikelerinin en fazla barındıran illerden bir tanesi olduğunu söyleyerek, "Manisa fayı diye adlandırdığımız fayın düşen bloğu üzerinde gerçekten göreceli olarak baktığınızda çok da iyi sayılmayacak bir zemin üzerinde oturan bir Manisa’mız var. Ve fayın üzerinde de çok sayıda bina var. Yani sadece zemin kaynaklı değil aynı zamanda doğrudan oraya fayın üzerinde şu anda bulunan belki 2 bin civarında benim bir çalışmada bildiğim, gördüğüm çok sayıda binada aynı zamanda fayın bizim yüzey faylanması tehlikesi dediğimiz doğrudan doğruya fay hareketlendiğinde bir yüzey kırığı oluşturduğunda zeminden depremin dalga etkisinden bağımsız ayrıca oluşturacağı bir tehlike de var" dedi.
Manisa İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Değerlendirme Toplantısı, Vali Vahdettin Özkan ve Prof. Dr. Orhan Tatar başkanlığında, Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Manisa Valisi Vahdettin Özkan, risk azaltma planıyla Manisa’da büyük tehlike oluşturabilecek bir çok orman yangınının daha başındayken sonlandırıldığını söyledi. Özkan, "Yani hem uluslararası alanda hem özellikle Türkiye’mizde kamu kuruluşlarımızda bir müdahale gerekliliği ortaya koyduğu çıktığı zaman insanlarımızın gerçekten empati duygusu çok iyi. Başkalarına yardım etmek, afet zamanında yüksek derecede refleks göstermek temayülü çok iyi. Bu potansiyelimizi aynı zamanda afet planlarında iyi bir şekilde uyguluyoruz. Bunun uygulamalarını gördük. Afetlere müdahale noktasında herkes seferber olabilmektedir. Ama bu müdahale planlarının dışında esasen müdahaleden ziyade afet olmadan önce o afete ilişkin riskleri iyi bir şekilde analiz edip o riskleri bertaraf etmek ya da kontrol altında tutmak çok çok önemli. Bizim özellikle müdahale planlarındaki başarıdan sonra görüldü ki bir afet vuku bulmadan önce de yapmamız gereken çok önemli şeyler vardır. Bunların bilimsel olarak sistematik olarak iyi bir analizini yapıp bunlarla ilgili yapmamız gereken nelerdir, bunları sistematik ve sürdürülebilir bir plana büründürmemiz lazım" dedi.
"143 yangının 114 tanesi ön müdahaleyle söndürüldü"
Orman yangınlarına karşı ilk 10 dakikada yapılan müdahalelerin önemli olduğuna dikkat çeken Vali Özkan, "Biz müdahalede iletişimde duyarlılıkta koordinasyonda hep beraber çok sonuç odaklı olarak işe yoğunlaşmış durumdayız. Fakat bu konuyla ilgili İRAP’ın bir türevi olarak riski azaltmak için ne yapmak lazım? Bununla ilgili hemen bir o sahadaki müşahedeleri de gözlemlerimizi de esas alarak İRAP planının bir alt bileşeni olarak münhasıran orman yangınları ile ilgili afetlerde biz afetten önce ne yapmalıyız? Bu soruyu kendimize sorduk. Bir de yaşayarak olunca çok daha iyi bir plan ortaya çıktı. Hem 12 saat nöbet sistemi ile orman bölgesinde bütün bu risk faktörlerini denetleyen ekipler oluşturduk. Her çiftçi yanında aletli edevatı götürüyor mu? Trafonun yanındaki otlar temizlenmesine kadar bütün bunlar risk unsurları. Bunları oluşturmuş olduk. Bir de itfaiye ve hava araçları gelmeden önce ilk 10 dakika orman yangınlarından çok önemli olduğunu gördük. Bir ot basit bir ot yangını bir kişinin söndürebileceği bir yangın yangının devasa orman yangınlarına, can mal kaybına sebep olacağı ve milyonlarca para harcayarak söndürülmediğini gördük. Bunun için de ön müdahale ekibi dediğimiz yerel müdahale kapasitesini oluşturduk. Bizim görevlendirmiş olduğumuz okul müdür yardımcısından muhtar ve diğer öğretmenlere kadar onların oluşturmuş olduğu bilinçle, organizasyonla köydeki bu konuda eğitim almış arkadaşlar itfaiye ve hava araçları gelmeden önce ormana yansımadan ot yangınlarını söndürmeye başladılar. Çıktıları itibariyle şimdiye kadar 14 Temmuz’da biz bu riski azaltma eylem planını devreye koyduk bin 27 kişiyle beraber. Sahada 143 tane yangın çıktı. Bunların 114 tanesi bizim bu ön müdahale ekipleri tarafından söndürüldü. Yani hava destek unsurları gelmeden yerelden söndürülmüş oldu. Orman yangınlarının yüzde 78’i bu riski azaltma eylem planı sayesinde söndürülmüş oldu" ifadelerini kullandı.
"Manisa afet tehlikelerini bünyesinde en fazla barındıran illerimizden bir tanesi"
Manisa’nın afet tehlikelerinin en fazla barındıran illerden bir tanesi olduğunu söyleyen AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, "Manisa afet tehlikelerini bünyesinde en fazla barındıran illerimizden bir tanesi. İRAP’a bile baktığınızda 11 tane farklı afet türü tanımlanmış. Bunların içerisinde en fazla kütle hareketleri, sonra meteorolojik afetler, sonra deprem vesaire böyle gidiyor. Endüstriyel kazalardan maden kazalarına kadar, orman yangınlarına kadar birçok farklı farklı afet türlerine dair eylemler tanımlanmış. Ama tabii bunların içerisinde özellikle deprem bizi çok korkutuyor, çok ürkütüyor. Deprem dediğiniz şey anlık bir olay. Yani 10 saniyelik bir sürede başımıza geliyor ve geriye dönüp baktığımızda hakikaten büyük kayıplarla karşı karşıya kalabiliyoruz" diye konuştu.
2 bin bina fay hareketinden doğrudan etkilenme tehlikesiyle karşı karşıya
Manisa’da yaklaşık 2 bin binanın aktif Manisa fayı üzerinde bulunduğunu ve deprem sarsıntısından bağımsız fay hareketlerinden doğrudan doğruya etkilenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Genel Müdür Prof. Dr. Orhan Tatar, "6 Şubat’ı en acı şekilde yaşamış bütün o süreçlerin içerisinde bulunmuş bir kişi olarak şunu söylemek istiyorum. Birçok büyük depremden sonra ‘milat’ dedik. ‘Bu artık milat olsun’ dedik ama artık 6 Şubat son bir adımız olsun. Çünkü 53 bin 737 canımızı yitirdik. Çok büyük acılar yaşadık. Halen 6 Şubat’ı konuştuğumuzda zorlanıyorum, gözlerim yaşarıyor. Ama Manisa da çok farklı değil. Şehrin göbeğinden geçen bir aktif fay var. Bizim Manisa fayı diye adlandırdığımız fayın düşen bloğu üzerinde gerçekten göreceli olarak baktığınızda çok da iyi sayılmayacak bir zemin üzerinde oturan bir Manisa’mız var. Ve fayın üzerinde de çok sayıda bina var. Yani sadece zemin kaynaklı değil aynı zamanda doğrudan oraya fayın üzerinde şu anda bulunan belki 2 bin civarında benim bir çalışmada bildiğim, gördüğüm çok sayıda binada aynı zamanda fayın bizim yüzey faylanması tehlikesi dediğimiz doğrudan doğruya fay hareketlendiğinde bir yüzey kırığı oluşturduğunda zeminden depremin dalga etkisinden bağımsız ayrıca oluşturacağı bir tehlike de var. O yüzden bu gerçekleri bilmek durumundayız. Ve bu risk azaltma çalışmalarını yaparken de hiçbir şeyi ‘mış’ gibi yapmamamız gerekiyor. Yani skorla ilgimiz yok. Yüzde 32, 35, 40, 50 hiç önemli değil. Ama 10 tane eylemimiz varsa bir kurumumuzun bunun içinden gerçekten bir tanesini, iki tanesini bile gerçek anlamda ‘evet ya ben bu eylemin gereklerini yerine getirdim. Bu riski bertaraf ettim. Artık güvenli bir şekilde burayı kullanabilirim’ diyebileceğimiz bir anlayış içinde olmamız gerekiyor ki bu risk azaltma planları konusunda kendimizi kandırmayalım" ifadelerini kullandı.
Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Besim Dutlulu, belediyelerin afet yönetiminde kilit kurumlar olduğunu belirterek, "Belediyeler afet konusunda çok önemli kurumlar ve işin tam merkezinde yer alıyor. Deprem, büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin, valiliğimizin ve tüm kurumların iş birliği içinde çözmesi gereken bir konudur. Bize gösterilen en önemli noktalardan biri mevcut yapı stokumuzun durumuydu. Haritayı gördüğümüzde gerçekten insanın içini ürperten, kıpkırmızı bir tabloyla karşılaştık. 2000 yılından önce yapılan tüm binalar risk taşıyor. Bu nedenle bu yapıları kentsel dönüşüme sokarak yenilememiz gerekiyor. Hem belediyelere hem devletimize bu konuda büyük sorumluluk düşüyor. Risk azaltma aslında tam da budur" dedi.
Toplantıda ilgili kurum ve kuruluşlar da sunumlar yaparak risk faktörleri ve alınan tedbirler hakkında bilgilendirmede bulundu.
Toplantı soru-cevap bölümüyle sona erdi.