Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’ye yönelik, "Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı. Gördük ki bantçı olup çıkmışlar" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplatısında konuştu. Geçen hafta çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 105’inci kuruluş yıldönümü ile Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladıklarını hatırlatan Erdoğan, milletvekileriyle birlikte 23 Nisan 1920’den bugüne Türkiye’nin istiklali, istikbali ve hürriyeti için emek vermiş, ter dökmüş, bu yüce çatı altında millet için mücadele etmiş tüm milletvekilleri adına şükranlarını sundu. Erdoğan, Cumhuriyetin banisi, Meclisin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal’in yanı sıra, Kurtuluş Savaşı’nı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini bu vesileyle bir kere daha rahmetle yad ettiğini söyledi. Erdoğan, dün gururla idrak ettikleri Kut’ül Amare Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünü de tebrik ederek, tüm şehitlere, gazilere, kahraman askerlere Allah’tan rahmet niyaz etti. 27 Nisan Pazar günü ise cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek milli iradeye yapılan hadsizliğin 18’inci seneidevriyesi olduğuun söyleyen Erdoğan, "Meclis iradesini ve hukuku hiçe sayma girişimi karşısında çok net bir duruş sergileyerek, milletin emanetine ve Türk demokrasisine cesaretle sahip çıktık. Daha sonra görüldüğü üzere o gün aslında tarihin akışını da değiştirdik. 7 Şubat MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’un başarısız olmasının gerisinde 27 Nisan gecesi aldığımız yürekli tavır vardır. Bundan sonra da demokrasimize vesayetin gölgesinin düşmesine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
"AK Parti’nin bir sahibi varsa, o da milletimizin bizatihi kendisidir"
AK Parti’nin milletin kurduğu, milletin büyüttüğü, girdiği her mücadeleden milletin desteğiyle galip çıkmış bir parti olduğunu belirten Erdoğan, "AK Parti’nin bir sahibi varsa, o da milletimizin bizatihi kendisidir. Her kim bu açık hakikati unutursa ve önemsemezse, karşısında önce bizi, sonra da milletimizi bulur. Yaşadığımız sıkıntıları, kayıpları, hedeflerimiz ile aramızdaki mesafeyi bu açıdan okumak zorundayız. Yani, kabahati asla millette aramayacak, hep kendimize bakacağız. Neyi eksik yaptığımıza, neyi yanlış yaptığımıza, neyi yarım yamalak yaptığımıza odaklanacağız. Buradan çıkardığımız dersler ışığında yeniden milletimize yönelecek, milletimizle daha güçlü bir şekilde kucaklaşacak, milletimizle yeniden yekvücut olacağız. Allah korusun aksi takdirde, Türk siyasi hayatında sayısız örneği olan mum gibi eriyip giden partilerden bir parti haline dönüşürüz" şeklinde konuştu.
AK Parti olarak bundan 15 yıl önce ‘2023 vizyonu’ dediklerini hatırlatan Erdoğan, "Allah’ın izniyle bu hedefe ulaştık. Şimdi 2053 diyoruz. Siz bakmayın 2053’ün uzak bir tarih gibi göründüğüne. AK Parti iktidara geldiğinde 2025 de çok uzak bir tarih gibiydi. Gazete manşetlerinden bize ve partimize ömür biçenler olmuştu. Kehanette bulunanlar, nefesimizin kesileceğini iddia edenler çıkmıştı. Elhamdülillah her defasında onları hayal kırıklığına uğrattık. Üstadın ifadesiyle ‘pekleşe pekleşe’ yolumuza devam ettik ve ediyoruz. Görüyorsunuz, 2025’i neredeyse yarıladık" ifadelerini kullandı.
23 yıllık iktidarlarından aldıkları ilhamla, kuvvetle, cesaretle geleceğe çok daha güvenle, umutla, heyecanla baktıklarını ifade eden Erdoğan, "Bunun için günlük olayların hercümerci sizi aldatmasın kardeşlerim. Unutmayın sel gider kum kalır. Aslolan, milletimizle aramızdaki bağdır. Aslolan, 86 milyona kazandırdığımız eşsiz hizmetlerdir. Aslolan, 81 vilayetin her karışına yaptığımız yatırımlardır, eserlerdir. Aslolan, hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimizin hayır duasıdır. Eskiler, ‘Lisan-ı hal, lisan-ı kalden entaktır’ derler. Yani, bir insanın davranışları, amelleri, fiilleri, hayat tarzı sözünden, konuşmasından daha mühimdir, daha tesirlidir. Biz lisan-ı halimizi doğru, düzgün, sağlam tutarsak, evelallah bir şey söylememize zaten hacet kalmaz. Böyle bir durumda karşımızdakilerin ne dediğinin, ne ettiğinin, hangi yalanları savurduğunun da önemi yoktur. Buna mukabil değer bozulursa, insanların karşısına istediğimiz kadar güzel sözle, vaatle çıkalım beyhudedir. Ne diyor gönül sultanı: ’Geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni, yatma tilki gölgesinde, ko yesin aslan seni, dest-i a’dâdan soğuk su içme, kandırmaz seni korkma düşmandan ki, ateş olsa yakmaz seni. Müstakim ol ki, Hazreti Allah utandırmaz seni.’ Evet, biz müstakim olduğumuzda, Hazreti Allah’ın yardımını, inayetini; sonunda da nusretini hep yanımızda bulacağız. Biz dosdoğru oldukça, önümüzde daha nice kapıların açıldığını göreceğiz. Biz samimi oldukça, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak daha nice başarı hikayeleri yazacak, inşallah daha nice zafer türküleri söyleyeceğiz. Rabbimiz aynı zamanda bizlere ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’ buyuruyor" ifadelerine yer verdi.
Hiçbir vakit muhalefetin yaptığı gibi karşılarındakilerin tökezlemesini bekleyip, ortaya çıkan hasılanın üzerine konmaya çalışan ‘beleşçilerden’ olmadıklarını aktaran Erdoğan, "Her zaman bileğimizin gücüne, döktüğümüz alın terine güvendik. Dolayısıyla her ne murat ediyorsak; çalışarak, emek vererek, fedakârlık yaparak, bitip tükenmeyen bir mücadeleyle elde edeceğiz. 86 milyonun tamamına ulaşmanın derdini ve gayesini taşıyacağız. Açıkça ifade etmek isterim ki, ‘Armut piş ağzıma düş’ anlayışının bizim tasavvurumuzda yeri yoktur. Şahsen lise çağlarımızdan beri içinde olduğumuz, kutlu davamızı yaşatma ve yüceltme uğraşında gördüğümüz hakikat budur. Elbette şartları değerlendirmek başka şeydir; suyun önünde sürüklenen bir kütük gibi şartlara teslim olmak başka şeydir. Biz sürüklenen değil inşa eden, kuran, yönlendiren taraftayız. Hep öyle kalacağız" dedi.
"Siyasi beleşçilik ülkemizdeki muhalefetin tarzıdır, işidir, hevesidir"
"Siyasi beleşçilik ülkemizdeki muhalefetin tarzıdır, işidir, hevesidir" diyen Erdoğan, "Bunlar; ülkeleri, milletleri, şehirleri için hiçbir hayalleri, hiçbir vizyonları, hiçbir programları, projeleri olmadığı halde her seçimde iktidara gelme hevesine kapılırlar. Son örneğini 2023 seçimlerinin ardından gördüğümüz üzere sandıkta seçmenden tokadı yiyince de başlarlar millete hakaret etmeye, milleti aşağılamaya, milleti suçlamaya. Kendilerinin içinde hiçbir şey olmayan ‘boş çuval’ gibi ayakta durmalarının mümkün olmadığını görmek, kabullenmek istemezler" diye konuştu.
"Türk demokrasisinin kalitesini düşüren temel sorunlardan biri, daha önce de söyledim gibi ‘toksik muhalefet’ anlayışıdır"
Türk demokrasisinin kalitesini düşüren temel sorunlardan birinin ‘toksik muhalefet’ anlayışı olduğunun altını çizen Erdoğan, "CHP; Meclis’teki sandalye sayısına göre ülkenin en büyük muhalefet partisi. Toplumun siyaset kurumuna güveninin artırılmasından en az iktidar partisi, en az bizim kadar onlar da sorumlu. Ama CHP’nin başındaki zata bakıyorsunuz, FETÖ’cülerin üfürükleri ve üçüncü sınıf sokak dedikodularıyla siyaset yaptığını sanıyor. Liseli gençlerimizi kullandırtmadığı için Milli Eğitim Bakanımıza, Ekonomimize yönelik oyunlarını bozduğu için Hazine ve Maliye Bakanımıza, yalanlarını yüzlerine vurduğu için İçişleri Bakanımıza, Yolsuzluk iddialarının üzerine korkusuzca gittikleri için Yargı mensuplarımıza, sokak terörüne izin vermedikleri için emniyet güçlerimize saldırarak, ucuz yollardan gündeme gelmeye çalışıyor. Batıdaki hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük operasyonlarına alkış tutarken; kendi partisini ‘ahtapot’ gibi saran rüşvetçileri, arsızları, sahtekârları demokrasi kahramanı ilan ediyor. Yabancı medya kuruluşlarına salya sümük ağlayarak, sadece kendisini değil; partisini ve ülkesini de utandırıyor. Ettiği lafların içi tamamen boş. Nezaket deseniz, hak getire. Üslup deseniz, neye benzetsek ona haksızlık edeceğimiz derecede berbat. Buradan şahsımız, kabine üyelerimiz ve çalışma arkadaşlarımıza yaptığı hakaretleri, kullandığı çirkin ve seviyesiz ifadeleri, CHP Genel Başkanı ve şürekasına misliyle iade ediyorum. Kusura bakmasın, biz ne kimseye hürmetsizlik ederiz ne de yol ve dava arkadaşlarımıza edepsizlik yapılmasına sessiz kalırız" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek?"
"Özel, aklına her estiğinde kendince bize meydan okuyor" diyen Erdoğan, "Yahu insan önce bir aynaya bakar. İnsan önce kendini bir ölçer, tartar, sigaya çeker. Senin siyaset seviyen, bırakınız bizi, bırakınız buradaki heyeti, herhangi bir şehrimizin herhangi bir mahallesindeki parti temsilcimizin bile fersah fersah gerisinde. Bir de kalkmış bu perperişan haliyle Cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşmaya başlamış. Ondan önceki de aynı hevesle kurmadık masa, çalmadık kapı, basmadık düğme, önünde eğilip bükülmedik terör örgütü bırakmamıştı. Ama sonuç ortada. Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde ‘tarih’ oldu. Şimdi ne kapısını çalan ne de halini hatırını soran var. Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi hep birlikte izleyip göreceğiz. Eskiler, ‘Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım, Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek?" diye konuştu.
"Güya her işlerinde ‘şeffaf’ olacaklardı ama gördük ki ‘bantçı’ olup çıkmışlar"
"Millete kazandırdığımız binlerce hizmetten herhangi birinin zekatı, bu kişinin ömrü boyunca yaptığı siyasetle elde ettiği neticeleri ona katlar, yüze katlar, bine katlar" diyen Erdoğan, "CHP Genel Başkanı, önce bir mahalle temsilcimizin siyaset kalibresine çıksın, ondan sonra ‘ne diyor’ diye kulak kabartırız. Girdiği bu yanlış yolda ısrar ederse, kendisini muhatap almayız. Hatalarından dönene, kendisine biraz çeki-düzen verene kadar bu şahsı, kendi partisindeki ayak oyunlarıyla oyalanmaya, edep ve adap yoksunu üslubunun içinde debelenmeye mahkûm ediyoruz. ‘İzahı olmayanın mizahı olur’ diye meşhur bir söz var. CHP’de olup bitenleri başka türlü anlamlandırmak mümkün değil. Güya her işlerinde ‘şeffaf’ olacaklardı ama gördük ki ‘bantçı’ olup çıkmışlar" dedi.
"Bugün dediğini yarın tevil eden, sürekli tekzip yiyen, sürekli yalanlanan bir CHP Genel Başkanı bizim işimize gelir"
Siyasi rakipleri olarak giderek dibe batan bir CHP’den şikâyetçi olmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Bugün dediğini yarın tevil eden, sürekli tekzip yiyen, sürekli yalanlanan bir CHP Genel Başkanı bizim işimize gelir. Biz, sadece CHP’ye umut bağlamış insanlarımız adına üzülüyoruz. Karşımızda demokratik bir ülkeye yakışır üsluba ve ahlaka sahip muhalefet olmadığı için sözümüzü doğrudan milletimize söylüyoruz. Çünkü bizim ülkemiz ve milletimiz için gençlerimiz ve hanım kardeşlerimiz için, emekçilerimiz ve girişimcilerimiz için, evlatlarımızın aydınlık geleceği için yapmamız gereken daha çok işimiz var" diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı hedefiyle 2053’e doğru ilerlerken sadece eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, güvenlik, altyapı gibi temel hizmet alanlarındaki eksikleri tamamlamakla kalmayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Diplomasiden savunma sanayiine, teknolojiden sosyal dokumuzu güçlendirmeye kadar pek çok alanda katedeceğimiz gelişmelerle Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu ‘Kuvveden fiile’ çıkaracağız. Memlekete kazandırdığımız eser ve hizmetleri usanmadan anlatırken, Türkiye Yüzyılı’nda neler yapacağımızın müjdelerini de paylaşacağız. Elbette tüm bunları önce Allah’ın yardımı, sonra da milletimizin desteğiyle gerçekleştireceğiz. Bu noktada en büyük görev genel merkeziyle, Meclis Grubuyla, teşkilatlarıyla, AK Parti’nin her kademesindeki siz kardeşlerime düşüyor. Ne diyor Yunus Emre: ‘Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası.’ Biz de hep birlikte her gün adeta yeniden doğarak azimle, sabırla, sebatla milletimize gideceğiz, milletimizle hemhal olacağız" dedi.
"Muhalefet için seçim demek, 5 yılda bir masaya konan sandık demek olabilir"
Muhalefet için seçimin 5 yılda bir masaya konan sandık olduğunu söyleyen Erdoğan, "AK Parti açısından seçim her gün seher vaktiyle yeniden başlayan, asla bitmeyecek olan bir imtihandır. Biz ‘maraton koşucusuyuz’ değerli arkadaşlarım. Sizlerden nefesinizi, sesinizi, işinizi, gücünüzü, her şeyinizi buna göre ayarlamanızı istiyorum. Sizlerden yılın her günü, günün her saati sokakta, iş yerlerinde, evlerde, insanın bulunduğu her yerde AK Parti’nin rüzgârını hissettirmenizi bekliyorum. Bıraktığımız her boşluğun, karşımızdakilerin yalanlarıyla, çarpıtmalarıyla, iftiralarıyla, hezeyanlarıyla dolacağını asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Her ne kadar birçok cephede mücadele yürütüyor olsak da Allah’ın izniyle hepsinin üstesinden gelecek inanca, güce, iradeye sahibiz" dedi.
Yaklaşık 11,5 milyonluk üyesiyle sadece Türkiye’yi değil, dünyanın en geniş tabanlı partilerinden biri olan AK Parti’yi temsil etmeye, bu büyük yükü omuzlamaya talip olduğunu belirten Erdoğan, "Böylesine önemli bir vazifenin sorumluluğunu üstlenmeyi yük olarak değil, göğsümüzde gururla taşıdığımız bir şeref madalyası olarak görüyoruz. Her birinizin de bu yüksek şuurla hareket ettiğini çok iyi biliyorum. Ben sizlere, bu kadroya sonsuz derecede inanıyor ve güveniyorum. Rabbim bizi ülkemize ve milletimize hizmet yolundan ayırmasın diyorum" açıklamalarında bulundu.
"Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olurmuş" diyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Bugün küresel siyasette karşı karşıya olduğumuz tablo tam olarak budur. Kuzeyimizde ve güneyimizde yaşanan sıcak çatışmaları, tırmanan gerilimleri, oynanan sinsi oyunları hep birlikte takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere, son dönemde dünyanın farklı bölgelerinde vuku bulan her olay ve katliam, bir hakikati tekrar hatırlatmıştır. Bu gerçek de, Batı’nın, bilhassa İkinci Cihan Harbi sonrası tüm dünyaya dayattığı sözde değerlerin, aslında bir illüzyondan, bir aldatmacadan ibaret olduğudur. Kendi güvenlik ve refahları için tüm insanlığı bu illüzyona inandıranlar, bugün ‘Şapka düştü kel göründü’ misali, asıl yüzlerinin deşifre olmasının şaşkınlığı içindedir. Esasen, bizim milli iradenin üstünlüğü, hukuk, adalet, özgürlük gibi Batı’nın istismar ettiği kavramların özüyle hiçbir sorunumuz, bunlara hiçbir itirazımız bulunmuyor. Tam aksine, bu kavramları, kendi medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz miraslar olarak görüyor ve sahip çıkıyoruz. İtirazımız; Batı’nın, en başta Türkiye olmak üzere ‘kendinden görmediği herkese’ karşı sergilediği çifte standarda, riyakarlığa, sahte gülücüğedir."
"Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir"
Üretim ve hizmet altyapısını 23 yıl boyunca güçlendirmekten askeri ve siyasi konumunu sağlamlaştırmaya kadar her alanda kendi rotalarında ilerlediklerini ifade eden Erdoğan, "Bilhassa salgınla başlayan son süreçteki gelişmeler, bir dönem bize en sert eleştirilerin yöneltildiği bu stratejinin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar ortaya koymuştur. Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir. Günlük sıkıntıların kargaşası içinde bu büyük kazanımı kimse gözden kaçırmamalıdır. Bugün de doğrudan veya dolaylı ülkemizi ilgilendiren hiçbir meseleye bigâne kalmıyor, hassas dokunuşlarla gelişmelere yön veriyoruz. Bunu yaparken ilk sıraya Türkiye’nin güvenliğini, milletimizin huzurunu, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmasını koyuyoruz. Attığımız her adımı, verdiğimiz her kararı, anı değil, geleceği gözeterek planlıyor ve hayata geçiriyoruz" diye konuştu.
"Cumhur İttifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye’nin istikbalini inşa etmenin derdindeyiz"
Cumhur İttifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye’nin istikbalini inşa etmenin derdinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Büyük bir sabırla yürüttüğümüz ‘Terörsüz Türkiye’ projesini de. Dikkatle takip ettiğimiz Suriye’deki gelişmeleri de, Akdeniz’de giderek kızışan çekişmeleri de, ekonomideki hassasiyetleri de işte böyle bir projeksiyonla yönetiyoruz" dedi.
"Her kim ‘haramilik’ yapıyorsa, her kim beytülmale el uzatıyorsa, her kim ondan bundan ‘haraç’ kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur"
Yine deprem meselesi başta olmak üzere insanı ilgilendiren her hususta aynı şekilde hareket ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Kendilerine emanet edilen ve üzerinde yetim hakkı olan kaynakları yağmalayanların adalete hesap vermesi de, ülkemizde hukuk devletinin işlediğinin en somut işaretidir. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, sahtekârlığın, ahlaksızlığın partisi, pırtısı, kimliği olmaz. İster İstanbul’da ister başka yerde olsun ortada bir Deli Dumrul düzeni varsa, yargıdan buna göz yummasını kimse bekleyemez. Bu milletin hakkını, hukukunu, çıkarlarını savunmak hepimizin görevidir. Her kim ‘haramilik’ yapıyorsa, her kim beytülmale el uzatıyorsa, her kim ondan bundan ‘haraç’ kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur" şeklinde konuştu.
Devletin ve milletin bekası için üstlendikleri sorumluluklar ve aldıkları risklerle kendi kısır siyasetlerini karıştıranlara laf yetiştirerek kaybedecek vakitleri olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Tam tersine onların yapmadıkları görevleri de gerektiğinde biz omuzlayıp icraata dönüştürüyoruz. Şimdi, son İstanbul depremiyle önemi bir kez daha idrak edilen kentsel dönüşüm konusunda da benzer bir hazırlık içindeyiz. Milletimizin hiçbir ferdinin, bilhassa İstanbullu vatandaşlarımızın canlarını, mallarını, akıbetlerini kifayetsiz muhterislerin kaprislerine bırakamayız. 23 Nisan’dan bu yana verdiğimiz mücadeleyle bunu bir kere daha ortaya koyduk" ifadelerini kullandı.
"Milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu ‘patronundan’ talimat almaya gitmiştir"
İstanbul’u ağzından düşürmeyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in depremden ancak 5 gün sonra şehrin yolunu hatırladığını söyleyen Erdoğan, "Onda da milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu ‘patronundan’ talimat almaya gitmiştir. İstanbul’un gerçek gündeminden işte bu derece kopuklar. İstanbul’un üzerine karabasan gibi çöken beceriksizliğin, gevşekliğin, umursamazlığın devam etmesine asla gönlümüz razı değildir" dedi.
"Şayet kesintiye uğratılmasa bizim daha önce İstanbul’da başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla acilen yenilenmesi gereken 600 bin konut çoktan bitip, sahiplerine teslim edilecekti" diyen Erdoğan şu ifadelerini kullandı:
"Hatta bu dönemde hedeflediğimiz 1,5 milyon konutun yenilenmesine doğru ilerliyor olacaktık.Deprem bölgesinde 2 yılda 201 bin konutu teslim ederek, yıl sonuna kadar da 453 bin konutu bitirmeyi planlayarak, bu konudaki rüştümüzü zaten ispatladık. Ama iş yapmak yerine sadece ‘şov’ yapanlar yüzünden, her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem riski olan başka şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa, onlar da aynı vebalin ortağıdır. Evet, bizim kentsel dönüşüm ve depremle ilgili karnemiz, işte budur. İstanbul başta olmak üzere 81 vilayetimizin hepsini, depreme karşı güvenli ve dayanıklı hale getirmek için canla başla çalışıyoruz. Bu amaçla son 23 yılda TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 547 bin konut ürettik. Türkiye genelinde toplamda 3 milyon 700 bin dönüşüm konutu ve sosyal konut inşa ettik. 15 milyon vatandaşımıza yeni yuva kazandırdık. Sahada 1 milyona yakın konutun dönüşümü halen devam ediyor."
İstanbul depreminde değeri daha iyi anlaşılan yeni yollar, otoyollar ve köprülerle ulaşım altyapısını her sene güçlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Muhalefetin dudak büktüğü millet bahçelerimizin deprem anında ne kadar hayati rol oynadığı geçen hafta bir kez daha anlaşılmıştır. İşte bunu AFAD ziyaretimizde oradaki toplantıyı yaptıktan sonra Kağıthane Hasbahçe’ye gittik. Tüm vatandaşlarımız oraya gelmiş, çadırlarını kurmuş, orada çocuklarıyla beraber sabahlamaya hazırlanırken belediyemizin restoranında onlarla beraber şöyle bir çay içtik. Orası millet bahçesiydi. Sağ olsun Murat Kurum kardeşimiz olmak üzere süratle yoğun bir şekilde ilçe belediye başkanlarımız da kendi ilçelerinde yaptılar, yapıyorlar. CHP’nin bu tür millet bahçelerini bulamazsınız. Onların böyle bir derdi yok. Biz dertliyiz dertli. Biz bu tür millet bahçelerini yaparak yola devam ediyoruz. Hizmete açtıkları 291 millet bahçelerinden her gün 20 milyon insan istifade ediyor. İstanbul’da da gördük ki afet anlarında vatandaşımızın büyük çoğunluğu millet bahçelerine koşuyor, buraları toplanma alanı olarak kullanıyor" açıklamalarında bulundu.
Dar gelirli vatandaşları bir yuvaya kavuşturacak projelere ağırlık verdiklerini aktaran Erdoğan, "8 milyonun üzerinde başvuru alan 250 bin sosyal konut kampanyasına devam ediyoruz. Proje kapsamında İstanbul’da 50 bin sosyal konutun inşasıyla ilgili çalışmalar sürüyor. TOKİ; geçen yıl aralık ayında ihaleleri tamamladı; Arnavutköy Baklalı mevkiinde 28 bin 100 konutun inşasını başlattı. Yaklaşık 5 aylık süreçte 3 bin 900 konutun inşası bitme aşamasına geldi. İnşallah bu konutlar yıl sonuna kadar teslim edilecek. Kalan 24 bin 100 konutun inşası ise hızla devam ediyor. 50 bin konutun tamamlanmasıyla 200 bin kişi deprem riskinden kurtarılıp, güvenli barınma imkânına kavuşacak" değerlendirmesinde bulundu.
Depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm çalışmalarının sosyal konut projeleriyle sınırlı olmadığını belirten Erdoğan, "İstanbul’un birçok ilçesine parmakla gösterilen projeler kazandırdık. Gaziosmanpaşa’daki projelerimizle, Tozkoparan’daki yatırımlarımızla, Esenler’deki 60 bin konutluk dev dönüşüm hamlemizle, Zeytinburnu Telsiz ve Beştelsiz projelerimizle; Fatih’te, Bağcılar’da, Tuzla’da, Kartal’da, Pendik’te ve İstanbul’un 39 ilçesinin 963 mahallesinin tamamındaki projelerimizle bu alanda büyük bir başarıya imza attık. İstanbul’umuza toplam 141 milyar lira tutarında dönüşüm, sosyal konut ve depreme hazırlık başlığında yatırım yaptık. 2012 yılından bu yana İstanbul’da 923 bin konut ve iş yerinin dönüşümü tamamlandı. 208 bin 915 konut ve iş yerinin dönüşüm süreci devam ediyor. Bu 209 bin konut ve iş yeri, birilerini zengin eden abartılı reklamlara gerek duymadan milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak sessizce ilerliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla, TOKİ’mizle, Emlak Konut’umuzla ve belediyelerimizle İstanbul’un hizmetindeyiz, emrindeyiz" dedi.
"Daha önce 700 bin lira olan hibemizi 875 bin liraya, yine 700 bin lira olan kredi tutarımızı 875 bin liraya, taşınma desteğimizi ise 100 bin liradan 125 bin liraya çıkarıyoruz"
‘Yarısı Bizden’ kampanyasıyla vatandaşa 700 bin lira hibe, 700 bin lira faizsiz kredi, 100 bin lira taşınma yardımı sağladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Şimdi yeni bir kararı devreye alıyoruz. Yarısı Bizden kampanyasındaki destek tutarlarımızı arttırıyoruz. Daha önce 700 bin lira olan hibemizi 875 bin liraya, yine 700 bin lira olan kredi tutarımızı 875 bin liraya, taşınma desteğimizi ise 100 bin liradan 125 bin liraya çıkarıyoruz. İstanbul’daki bir evin dönüşümü için verilen toplam destek miktarımızı 1 milyon 500 bin liradan 1 milyon 875 bin liraya getiriyoruz. Yine iş yerleri için 350 bin lira olan hibe desteğini 437 bin 500 liraya, kredi desteğini de 350 bin liradan 437 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Taşınma yardımı ise 125 bin lirayı buluyor. Böylece bir iş yeri dönüşümü için destek miktarımız 1 milyon liraya ulaşmış oluyor. İstanbul’umuzun yarınları için hayırlı uğurlu olsun diyorum" şeklinde konuştu.
"38 ilde 186 adet kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan ettik"
Kredi, hibe ve taşınma desteğinin yanı sıra, inşaatta TOKİ ile Emlak Konut güvencesinin de devrede olduğunu söyleyen Erdoğan, "İstanbul’da 41 bin konutumuzu dönüşüm kapsamına aldık ve 21 bin ev ve iş yerinin Yarısı Bizden ile dönüşümü devam ediyor. Ayrıca ülkemiz genelinde 292 adet riskli alan, 9 bin 868 adet rezerv yapı alanları ve riskli yapılar üzerinde dönüşüm çalışmaları sürüyor. Kentsel dönüşüm alanlarında yaklaşık 2 milyon 285 bin adet bağımsız birimi dönüştürüyoruz. 38 ilde 186 adet kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan ettik. Bunun yanında 11 ilde 20 adet yenileme alanı belirledik. Yani hiçbir hususu göz ardı etmeden tam bir seferberlik ruhuyla İstanbul’u ve diğer şehirlerimizi depreme hazır hale getiriyoruz" ifadelerini kullandı.
"Kentsel dönüşüm konusunda kimsenin ideolojik takıntılarıyla uğraşacak vaktimiz yok"
Yapı stokunun yenilenmesinin vazgeçilmez, ertelenemez, ihmal edilemez bir mesele olduğunun altını çizen Erdoğan, "Kendileri lüks villalarda oturup, ‘rantsal dönüşüm’ diyerek, halkımızın başını sokacağı, evlatlarıyla huzur içinde oturacağı güvenli bir yuvaya kavuşmasını engelleyenlerin şımarıklıklarına daha fazla katlanamayız. Bu çalışmaların hızlanması için ne yapılması gerekiyorsa, yapacağız. Sadece binaların dönüşümüyle şehirlerin dönüşmeyeceği malumdur.Kentsel dönüşümü, aynı zamanda ‘kentsel gelişim’ mantığıyla ele almamız gerekiyor. Kadim şehir anlayışımızın temelini oluşturan estetik, ekonomik, erişilebilir ve emniyetli konutlar inşa etmek mecburiyetindeyiz. Daha büyük acılar yaşamadan, daha ağır bedeller ödemeden, 86 milyon olarak el ele verecek, inşallah bütüncül bir planlamayla süreci yöneteceğiz. Milletin kürsüsünden tüm siyasi partileri, tüm kurum ve kuruluşları, tüm yerel yönetimleri, tüm bilim insanlarını bu mücadeleye destek olmaya davet ediyorum" diye konuştu.