Gazeteci Fatih Altaylı hakkında kendisine ait Youtube hesabında 20 Haziran günü yaptığı yayınında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri nedeniyle soruşturma başlatılmıştı. Altaylı, soruşturma kapsamında tutuklanırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Temmuz ayında iddianame düzenlenmişti. Hazırlanan iddianamede Altaylı'nın 'Cumhurbaşkanını tehdit' suçundan 5 yıldan az hapis cezası olmamak şartıyla cezalandırılması istenmişti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında Altaylı'nın yargılanmasına Marmara Cezaevi Yerleşkesi karşısında bulunan 2 No'lu duruşma salonunda başlandı.
Duruşmaya Galatasaray Kulübü eski başkanı Faruk Süren, akademisyen Celal Şengör, CHP milletvekilleri ve çok sayıda izleyici katıldı. Duruşmaya iddianamede müşteki olarak yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı ve sanık Fatih Altaylı'nın avukatları da katıldı.
Duruşmada savunma yapan Fatih Altaylı, "Sayın başkan, değerli üyeler, Silivri'mize hoş geldiniz. Silivri'mize diyorum çünkü kısa sayılmayacak bir süredir Silivri'de, yüksek güvenlikli bir cezaevi hücresindeyim. Bütün bir yazı burada geçirdim, sonbaharı burada karşıladım. Uzunca bir süredir ilk kez buraya gelmek için dört duvar arasından dışarı çıkarıldım. Benim yaşlarıma gelip sevdiklerinizle, ailenizle, dostlarınızla geçirmeyi hayal ettiğiniz yazların sayısının azaldığını hissedince, her yaz daha değerli oluyor. Sizleri ve buradaki herkesi buralara kadar yorduğumuz için kusura bakmayın ama emin olun, ben de hiç istemezdim böyle olmasını. Zaten tam olarak da anlamış değilim niye böyle olduğunu, niye burada olduğumu, niye hep birlikte burada bulunduğumuzu. Bugün burada bulunmamın nedeni, bu salonda bulunan ya da bu ülkenin en ücra köyünde yaşayan çocukları, hiç tanımadığım insanların evlatlarını kendi kızım kadar sevmem, kendi kızım gibiymişçesine düşünmem, önemsemem, onlar için de kendi kızımmış gibi, hatta onun için kaygılandığımdan daha fazla kaygılanıyor olmamdır" dedi.
Altaylı savunmasının devamında, "Dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen özellikle gençlerin umutlarını taze tutmaya, ülkenin geleceğine güvenlerini yaşatmaya çalışıyorum. Bir yandan da Türkiye'nin bir bilgi toplumu, bir bilim ülkesi olabilmesi için çabalıyorum. Bunun için Türkiye'nin en yetkin bilim insanlarıyla programlar yapıyor; 16 yıldır onların desteğiyle bilimi sevdirmek için uğraşıyorum. Bunu 14 yıl televizyonlarda yaptım, son iki yıldır da YouTube'da yapıyordum. Silivri'de bir hücrede oturmak zorunda kaldığım güne kadar da sürdürdüm. Yıllar önce başlatılmasına katkıda bulunduğum 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası ile nasıl gurur duyduysam, bununla da gurur duydum. Çünkü bu ülkeye borcum var. Beni en iyi okullarında okutan, 60 yıl boyunca kültür ve tecrübe kazandıran bu ülkeye. Bu borcu ödeyememekten korktum hep. Gelirlerimizle gençler için burs fonu oluşturduk. Dünyanın en iyi 100 üniversitesinde doktora yapan gençlere burs veriyoruz. Şu anda Singapur'dan Fransa'ya, oradan Amerika'ya kadar bursiyerlerimiz eğitimlerine devam ediyor. Bunları niye yaptığımı düşündüğümde tek bir cevabım oluyor. Başkalarının evlatlarını da kendi kızım kadar önemsiyorum" ifadelerini kullandı.
Altaylı savunmasında, "Cumhurbaşkanını tehdit suçlamasıyla karşınızda bulunmak beni şaşırtıyor ve üzüyor. 40 yıllık meslek hayatımda kimseyi tehdit etmedim. Aksine hep tehdit edilen oldum. Bugün 2 buçuk dakikalık iyi niyetli bir konuşmadan 15-20 saniyenin kesilmesiyle sosyal medya lincine uğradım ve Silivri'de hücreye atıldım. O konuşmayı izleyen herkes, tehdit kastımın olmadığını görecektir. Ben hep haksızlığa karşı durdum. Beni 'muhalif gazeteci' olarak tanımlayanlar oldu ama ben kendimi muhalif değil, toplumun ortak duygularının merkezinde duran biri olarak gördüm. Hep hayal kurma özgürlüğünü savundum. Çünkü biliyorum ki hayal kuramayan ilerleyemez. Bugün beraat talebimi kabul ederseniz, yine gençler ve çocuklar için çalışmaya devam edeceğim. Hayal kurma özgürlüğünü herkes için savunacağım. Eğer bir haksızlık yaptıysam bu, en çok kızıma ve eşime karşıdır. Onların hakkını başkalarının çocuklarına vermekle belki hata ettim. Ama emin olun, kimseyi tehdit etmedim, etmiyorum, etmeyeceğim" şeklinde konuştu.
Ardından beyanda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı "Sanık, kendisine ait YouTube hesabından yayımladığı 'Fatih Altaylı Yorumluyor' başlıklı videoda, kendisine yöneltilen 'Cumhurbaşkanı Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanlığına devam etsin mi, halkın yüzde 70'i buna karşıymış' şeklindeki soruya karşı Cumhurbaşkanına yönelik açıkça hayata kast ihtimali içeren tehdit beyanlarında bulunmuştur. Sanığın huzurdaki ve aşamalardaki cezadan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemesini, müvekkilime yönelik tehdit içeren eylemleri nedeniyle üzerine atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatının beyanlarına karşı söz verilen Fatih Altaylı "Konuşmamın başında 'Türk halkı demokrasiyi sever' diyorum. Burada Cumhurbaşkanımızın rahatsız olması, korkması söz konusu olamaz. O zaman Cumhurbaşkanımız tarih kitabı okuyunca da mı korkacak? Burada bir tehdit nasıl algılanabilir ki? Ben defalarca izledim, böyle bir şeyi düşünemiyorum. Videoyu kesip başını öne koyunca böyle bir algı oluşturuluyor. Sayın Cumhurbaşkanı da bu videoyu izleyince 'Eyvah, Fatih benim vücut bütünlüğümü bozacak' dememiştir. Hatta videoyu izlediğini bile düşünmüyorum. Ben ortada bir tehdit olduğu kanaatinde değilim" dedi.
Mahkeme ara kararında Fatih Altaylı'nın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kaçma şüphesi bulunması gerekçeleri ile tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.